Türk edebiyatı’nın ferdleri olan yazarlarımız 7 kişilerdir. Yedi Güzel Adam, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Nuri pakdil, Mehmet Akif İnan,Alaeddin Özdenören, Ali kutlay’dan oluşur.
Şairlerimizin yolu Kahramanmaraşta kesişir. Kara lisesinde yolları kesişip edebiyata gönül vermişlerdir. Daha sonra “Mavera” adlı dergide şiirlerini yayınlamaya başlamışlardır. Mavera, birçok yazar ve şairin yetiştiği adeta okul kimliği kazanmış ve edebiyatımızda önemli bir yer tutmuştur.
İlk Kadın Muhtar Gül Esin adlı yazım için tıklayın…
1 Cahit Zarifoğlu
1940 yılında Ankara’da doğdu, aslen Maraşlı’dır. Edebiyat dersinden kalan şairimiz, güreş ve pilotluğa ilgi duyardı. (Kulağındaki rahatsızlık sebebiyle pilot olamamıştır.) Çocuklar için yazdığı radyo oyunları onun ne kadar zarif bir insan olduğunun göstergesi olmuştur. Otostopla Avrupa’yı gezmiş. Yolu Necip Fazıl’la kesişen bu şairimizin nikah şahitliğini de Necip Fazıl yapmıştır. Genç yaşta yaşamını yitirmiş Türk edebiyatının en özgün şairlerindendir.
"Burası dünya! Ne çok kıymetlendirdik. Oysa bi tarla idi; ekip biçip gidecektik..."
2 Erdem Bayazıt
1939 yılında Maraş’ta doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni geçim sıkıntısı sebebiyle yarıda bırakmış. Daha sonra askerliğini yedek subay öğretmen olarak yapan şair, askerden döndüğünde öğrenimine Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesinde devam etmiştir. Memleket sevdalısı, Maraş’a tutkundur. İslam dünyasının problemleri O’nun şiirinin en önemli unsurudur. Bir dönem milletvekilliği yapan şair gazetelerde köşe yazıları da yazmıştır. 5 Temmuz 2008 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.
"Yeniden su yürüdü dalıma toprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma"3 Rasim Özdenören
Rasim Özdenören ve Alaattin Özdenören ikiz kardeşler. Rasim Özdenören Türk öykücülüğünün mihenk taşlarından biridir. 1940 Maraş doğumludur. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsü’nü bitirdi. Yedi Güzel Adam’ın şiirden çok öykü ve deneme yazarıdır. 1962 yılında Sezai Karakoç ile tanışması sanat hayatı ve düşünce dünyasının şekillenmesinde önemlidir. Yazarın akıcı ve zengin bir üslubu vardır. Halen aktif olarak bir gazetede köşe yazarlığı yapmaktadır.
"Derdi olan insan okur, derdi olmayan da okuyarak dert sahibi olur. Asıl mesele bir derdimizin olmasıdır."
4 Nuri Pakdil
Ev kıyafetiyle daktilosunun başına oturmayan titiz şair. Yedi Güzel Adam’ın ağabeylerinden biri olarak anılan Nuri Pakdil’in şiirlerinde en fazla gece, Kudüs ve yalnızlık temalarını işlediği görülür. 1934 yılında Kahramanmaraş’ta doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirmiştir.
"Sevdiklerinizi, yüreklerinden sımsıkı tutun. Yarın geç olmakla meşhurdur."
5 Mehmet Akif İnan
12 Temmuz 1940 Şanlıurfa doğumlu. Lise yıllarında Maraş’a sürgün gönderilmiştir. 1960 yılında Maraş’ta Necip Fazıl’la tanışmıştır. 1977-1980 yıllarında Türkçe, Edebiyat öğretmenliği yapmıştır. 1993-2000 yıllarında Eğitim-Bir’i kurdu ve başkanlığını üstlendi. 6 Ocak 2000 yılında vefat etti.
6 Alaeddin Özdenören
1940 Maraş doğumlu olup, Rasim Özdenören’in ikiz kardeşidir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü mezunudur. Alaattin Özdenören’in şiirlerinin kendi kuşağından ayrılan özelliği lirik yani hüzün verici olmasıdır. Küçük yaşta bir kaza sonucu ölen oğlu Kerem için yazdığı şiirlerde yaşadığı yoğun hüzne şahit olmaktayız.
7 Ali Kutlay
Ali Kutlay, Kahramanmaraş'ta dünyaya geldi. Belli bir süre yazdıktan sonra yazarlık hayatına son verdi.Yazarlık hayatı kısa sürdüğü için Rasim Özdenören,Ali Kutay'ın Yedi Güzel Adam" dan sayılamayacağını söylese de dizide "Yedi Güzel Adam"dan biridir.
Rasim Özdenören Ali Kutlay için şunları demişti: Ali Kutlay, benim öykü yazmama vesile olan arkadaşımdı. Cahit Zarifoğlu, onun kardeşi Sait Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, bizden bir sınıf aşağıda Alaeddin Özdenören, onun sınıf arkadaşı ve Ali'nin kardeşi Ahmet Kutlay ve eli kalem tutan daha başka arkadaşlar o dönemde Allah'ın bir lütfu olarak bir arada bulunuyorduk. Ali'nin bir öykü yazdığını bana Erdem haber vermişti. Ben de ondan öyküsünü müsaade ederse okumak istediğimi söylemiştim. O da bana: "Sen de bir öykü yazmaya söz verirsen, öykümü okuturum" şartını öne sürerek öyküsünü okumak üzere bana vermişti. Söz verdiğim için ertesi gün ona bir öykü yazıp verdim, ancak verirken ben de aynı şartı ileri sürdüm: Ali yeni bir öykü yazmaya söz verirse kendi öykümü ona okutacaktım. Böylece Ali ile aramızda, aylarca devam eden bir öykü yazma teatisi başladı.Sağlam cümle kurardı. Öykü yazmaya 16 yaşında başladı 18'inde bıraktı. O yaşta yazdığı öyküler bile kaliteliydi. Sanıyorum hep kusursuz olmanın ardına düşmüştü. Bu yüzden zor beğenirdi. Örneğin benim yazdığım öykülerde kusurlar bulurdu. Bense onun yazdığını beğenirdim. Halen de aynı beğenimi muhafaza ediyorum. Onunsa, öykü yazmayı bıraktıktan sonra benim yazdıklarıma ilgi duymadığını biliyorum.
7 Kasım 2008'de istanbul'da vefat etti.
2 Yorum