Ukde’nin Ukdesi

"...Gözlerimi gözlerinden kaçırıyorum umudun. İntihara yürüdüğüm koridorlar suskun. Son gördüğüm düş yaşamdı ve ben kendi kendime öldüm… "8 dakika


Ukde’nin Ukdesi

“…Gözlerimi gözlerinden kaçırıyorum umudun. İntihara yürüdüğüm koridorlar suskun. Son gördüğüm düş yaşamdı ve ben kendi kendime öldüm… ”


‘Basite İndirgenmiş Hisler Karmaşası’ adlı yazım için tıklayın.

Diğer ‘Edebiyat‘ içeriklerine ulaşmak için tıklayın.


Kimseye kırgın değilim,

dünyadan payıma düşen bu kadarmış,

aldım gidiyorum.”

-Ahmet ÜMİT

      Olanca sessizliğin içinde, ansızın kopacak bir kıyametin ayak seslerini dinliyordum. Yok saysam da inatla var olan gerçekler oturuyordu karşımda. Kalmaya olan istekle, gitmeye olan hazırlığın mecburiyetiydi iliklerimde dolaşan. Bir filmin en sessiz sahnesinde denk geldiğim ”Hiç istemediğim bir şehirde, istemediğim bir hayatı yaşıyorum. Bu şehir ile ölüm arasında seçim yap deseler, ölümü seçerdim.” dercesine bir sitem yüklü içimde. Kaç baharı sinemde taşıdım da bir kışa takılıp kalmıştım. Bu benim zannettiğim şehir ve süsleyip, el üstünde taşıdığım yaşantı önümdeki herkesi, her şeyi iterek ilerlerken ayağıma takılan bir taştı sanki. O taşın açtığı yarayı çok sevdim. “Yaranı sev.” derdi bir dostum. Yarayı sevmek… Değiştiremeyeceği şeyleri kabullenme çaresizliğinin mucidi insanın, iyileştiremeyeceği yarayı sevmesi… Kan akan yaradan rayihalar koklamak gibi bir şeydi zannedersem. Gücümün yetmediği, en pahalı kelimeydi “Ukde”. düğümdü, yumruydu, keşke idi… Neye ve kime tutunduysam onu kaybetmek, ona bir düğüm atmak, hikayemin en tenha dehlizlerinde saklamak hayatla aramdaki en düzenli bağ idi.

      Ayrılıkların en soylularına denk geliyordu hikayem. Adı bitiş olan bir başlangıç kalmıştı elimde avucumda. Bitişin başlangıcı… İnsanların konuştuğu, anlamaya çalıştığı, herkesin canımın acıdığı bir yerlere acıdığı, herkesin söyleyecek sözünün olduğu, belki de son sözünün olduğu bir başlangıç. Sussunlar, konuşmasınlar, son söz çıkmasın o ağızlardan, son diye bir şey olmasın istiyordum. Birisi çıkıp ellerini birbirine çarparak her şeyi sustursun, dinsin artık içimdeki bu kalabalık diye bekliyordum. Güçlü olmayı tembihliyordum kendime. Bu sefer ağlamayacaktım. Kimseden yardım almayacak, her şeyin üstesinden kendim gelemeyecektim. Gelemeyeceğimi biliyordum çünkü. Bu bilmem kaçıncı yenilgiyle bir araya gelmiş veda ve hasret portfolyosuydu çünkü. Hem güçlü olmak her şeyi tek başına yapabilmek demek değildir ki zaten. İnsan en çok bocalarken güçlüdür. En çok ağlarken… Kimseden yardım almamak demek değildir güçlü olmak. Düşerken sana uzatılan dala sımsıkı sarılmak en büyük güç göstergesi değil midir? 

      Korkunun ve umudun işçisiyken bir yenilgiye peşkeş çektim baharistanımı. Yüzünde ve derininde ilahi bir güzelliğin olduğu insanlar neden boyumuzun yetmeyeceği raflara kaldırılmıştı? Nereden çıkmıştı bu anlamadığım ve anlamlandıramadığım gitmeler? Şimdilerde o gidenlere, gitmelere, geride kalanlara, o ilk güne gider gelirim her gün… Oraları tanıdığım o ilk güne. İçten güldüğümüz zamanlardaki kahkahalar ukde kaldı içimizde. Keşke en azından ucundan tutsaydık hayatın. Belki bir faydamız dokunurdu. Çok isteyip özlesem de, bir daha hiç karşılaşmamak derman olur mu geçmişin yarasına? Gırtlağıma kadar yenilgiyle dolduğum bir hayatı takas edercesine, hangi ıslığı üflesem ayrılıklar çöküşür başına zamanın. Gözlerimi gözlerinden kaçırıyorum umudun. İntihara yürüdüğüm koridorlar suskun. Son gördüğüm düş yaşamdı ve ben kendi kendime öldüm… 


Beğendin mi? Arkadaşlarınla paylaş!

Çetin DURMAZ<span class="bp-verified-badge"></span>

2 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  1. Çok güzeldi yazınız. Hayatı sorguladım bir an. Zaman belki çare olur diyoruz ama zaman geçtikçe de biz aynı kalmıyoruz ki… Düşüncelerimiz, benliğimiz değişiyor o yüzden her şey zamanında olmalı .

    1. Saklınızdaki hislerinize tercüman olmak büyük mutluluk! Zaman bir yerin, bir şeyin ilacıdır belki de. Bir ilacı bütün yaralara sürmek en büyük hatamız. Bir şey, her şeyin ilacı olamaz değil mi? Değişmek… Goethe’nin de dediği gibi “İnsan kalbinde ne taşırsa dünyayı da öyle görür.” demem o ki kalbimizdeki taşıdığımız şeylere, beraber olduğumuz şeylere dönüşmemiz kaçınılmaz…Bazen bir anıya, bazen bir hayale… Sevgiyle kalın!

Choose A Format
Personality quiz
Series of questions that intends to reveal something about personality
Trivia quiz
Series of questions with right ve wrong answers that intends to check knowledge
Story
Formatted Text with Embeds ve Visuals
Video
Youtube ve Vimeo Embeds
Audio
Soundcloud or Mixcloud Embeds
Image
Photo or GIF