Ülkemizin son yıllarda savcı ve hakimlerin tasfiye edilmesi, İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmaya çalışılması, çoklu baro sistemine geçilmesi, yargı reformları yapılması, 180'in üzerinde hukuk fakültesi açılması, 6284 Sayılı Kanunun uygulanmaması gibi sebeplerle hukuk alanında sancılar yaşadığı bilinen bir gerçek. Özellikle son günlerde avukatların aktif bir şekilde sokağa çıkıp eylem yapmaları ve bir çok sivil toplum örgütünün kadın haklarıyla ilgili gösteri düzenlemesi ülkemizde hukuk alanında büyük sıkıntılar olduğunu göstermektedir. Bu sıkıntıların sosyolojik, ekonomik ve hatta kültürel nedenleri olsa bile en çok tartışılan nedeni hukukumuzdur. Ülkemizde şu an yaklaşık 12 bin civarında hakim ve savcı, 127 bin civarında da avukat bulunmaktadır. Hakim ve savcı sayısı nüfusa oranla düşük gözükse de avukat sayısı bir hayli fazladır. 2012 yılında ülkemizde toplam 78 bin avukat bulunduğunu düşünürsek bu sayı gerçekten şaşırtıcıdır. Bu korkunç sayıya rağmen neden hala sıkıntılarla boğuşmaktayız? Gelin biraz anlamaya çalışalım.
Hukuk fakültesinde eğitim almak isteyen arkadaşlar öncelikle yukarıda değindiğim temel iki mevzuyu düşünmelidir. İlk olarak Türkiye'de hukuk sistemi hem usul bazında hem de esas kapsamında hala tam olarak oturmamış bir altyapıya sahiptir. Yürütme sisteminin değişmesi, Anayasa değişikliği, kanun değişiklikleri, torba yasa ile yürürlüğe giren kanunlar, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, yargı reformları vb. bir çok norm sık sık değişmektedir. Hukuk fakültesinde öğrendiğiniz bir çok kavram mezun olana kadar değişmiş veya kalkmış olabilir. Hayatınızı şekillendirmeyi planladığınız alan Türkiye'de bir anda düşüşe geçmiş ya da revaçta olabilir. Sonuç olarak Türk hukuk dünyasının Batı'da ki gibi stabil ve güvenli olmamasından dolayı sürekli bir tartışma, değişim ve çatışma bulunmaktadır. Bu olumsuz etkileri stajyerliğinizden itibaren hem ekonomik hem de manevi olarak yoğun bir şekilde hissedebilirsiniz. Hukuk dünyasının Türkiye'de sürekli bir değişim içerisinde olması hem ülke içerisindeki vatandaşların hukuka güvenini azaltmakta hem de yargı mensupları ile avukatlara karşı öfkeye sebebiyet vermektedir. Bu durumda avukatlık mesleğinin prestijini azaltmakta dolayısıyla mevcut olan karmaşık durumu daha da kötü hale getirmektedir. Bu sene başlayacağınız bir hukuk fakültesinden yaklaşık 5 sene sonra mezun olduğunuzu düşünürsek 5 sene sonraki Türkiye'de hukuk sistemi baştan aşağı değişmiş ve hatta avukatlar bu sistemin temel öğesi olmaktan çıkarılmış dahi olabilir. Sonuç olarak tercih yapacak genç arkadaşlarım kendi kişisel özelliklerini ve hayatta yapmak istediklerini gözeterek bu kaotik ortama girmek isteyip istemediklerini tespit etmelidir.
Yukarıda değindiğim bir diğer mevzu ise ülkemizdeki avukat sayısının her sene binlerce mezun eklenmesi neticesiyle korkunç sayılara varmış olmasıdır. Hukuk eğitimi almış bir kişi her ne kadar yönetim bilimleri, akademisyenlik, hakimlik, savcılık ya da diğer bir çok meslek grubunda çalışmaya nail olsa da mezunların bir çoğu hem ülkemizin siyasi sorunları hem de ekonomik kriz sebebiyle avutkatlık mesleğine yönelmektedir. 127 bin civarında avukat bulunması ise iş bulmayı ve iş bulunsa bile yüksek bir maaş kazanılmasını imkansız hale getirmektedir. Tercih döneminde hukuk fakültesi seçmeyi düşünen arkadaşlar mezun olduklarında en azından beş-altı yıllık bir süreçte sancılı zamanlar geçirebilir. Hayal ettiğiniz alanda iş bulma olasılığınız ve hatta genel olarak bir iş bulma olasılığınız çok düşük olabilir. Bahsettiğim bu durumun ülkemizde başlıca bir kaç sebebi bulunmaktadır. Temel nedenler kanımca ülkemizdeki vakıf üniversiteleri çatısı altında hukuk fakültesi açma furyası, ekonomik çalkantılar ve Türkiye'de ki hukuk sisteminin nitelikli bir denetime sahip olmamasıdır. Hukuk fakültesi niteliği gereği herhangi bir ekipman olmadan; bir sınıf, bir hoca ve bir projektör ile eğitim verebilen bir fakültedir. Bu nedenlerle maliyeti çok düşüktür ve önceliği para kazanmak olan vakıf üniversiteleri tarafından sürekli açılmaktadırlar. Bu durum tahmin edebileceğiniz üzere hem kalitesiz bir eğitim hem de mutsuz öğrenciler doğurmaktadır. Sonuç olarakta yukarıda bahsettiğim çatışma ve kavga dolu bir hukuk camiası meydana gelmektedir. Vakıf üniversiteleri genel itibariyle para odaklı politikaları sebebiyle kalitesiz eğitim vermekte ve her sene binlerce bu eğitime maruz kalmış insanı "hukukçu" sıfatıyla piyasaya sürmektedir. Bu kitlenin de bir çoğu sektörde "piyasa avukatı" ya da "köle avukat" olarak adlandırılan kişilere dönüşmektedir. Diğer bir açıdan incelersek devlet üniversitelerinin de durumları çok iç açıcı değildir. Hemen hemen hiçbir devlet üniversitesinin hukuk fakültesi zorunlu yabancı dil eğitimi vermemekte, kaliteli akademik kadrolar barındırmamakta ve zengin hukuk içerikleri barındıran ders programları sunmamaktadır. Her iki üniversite modeli de genel anlamda çoğunlukla kalifiye hukukçular mezun edememektedir. Bu durumda iki taraflı olarak hem mezunları hem de Türk Hukuk Sistemini olumsuz etkilemektedir. Bu kapsamda tercih yapacak genç arkadaşlarıma öncelikli amaçlarının ne olduğunu tespit etmelerini şiddetle tavsiye ederim. Türkiye günümüz koşullarında "hukukçudan" çok hukuka ihtiyaç duymaktadır. Hukuk ile ilgili çalışmalar, tartışmalar, geliştirmeler ve müzarekeler yapılması gerekmekte bunun için de gerçekten hukuk eğitimi almaya aç insanlar bu fakültelere girmelidir.
Tercih yapmayı düşünen genç arkadaşlarım bu iki temel sorun dışındaki ulaşım, masraflar, kulüp etkinlikleri, kampüs detayları, okul tarihçeleri, meslek imkanları, maaş miktarları, sınav sistemleri gibi hususları yapacakları bir çok araştırmayla öğrenebileceklerdir. Ben bu yazımda naçizane günümüz koşullarını ve bu koşullar çerçevesinde ne gibi zorluklar ile karşılaşıldığını belirtmek istedim. Ülkemiz özellikle hukuk alanında zor ve bir o kadarda umutsuz günler yaşamaktadır. Hukukun bu duruma gelmesini sağlayan kadro ve makamlar yerine dil bilen, çağdaş, araştırmayı seven, meraklı, tartışmaktan keyif alan, genç kişiler geçmelidir. Umarım yazım bu kişilerin içindeki kıvılcımı körüklemeyi başarabilmiştir ve bu kişiler hukuk sistemimizin yaşadığı bu karanlık günleri içlerindeki kıvılcım ile aydınlatabilir.
[zombify_post]
0 Yorum