Engelli ya da engellenmiş olmak nedir, ne demektir?
- Gelişim basamaklarında öğrenme, hareket etme, görme, işitme gibi süreçlerden birisi ya da birkaçında yetersiz olan kişidir.
- Engelli, fiziksel veya zihinsel bir rahatsızlık nedeniyle bazı hareketleri, duyuları veya işlevleri kısıtlanan kişidir.
- Engeller doğuştan gelebilir veya sonradan geçirilen hastalıklar veya kazalar sonucu ortaya çıkabilir.
Engellilik:
. Hastalık ya da sakatlık yaşamın doğal akışının yön değiştirmesine neden olarak, bireyin ve ailesinin bu yeni duruma uyum sağlamasını gerektirir.
. Doğuştan engelliler bu durumla yaşama uyum sağlamayı, sonradan engelli olanlara göre daha iyi başarırlar.
. “Bozukluk”
. “Aktivite Sınırlandırması”
. “Kalıtım Kısıtlaması”
Engellenmişlik:
- İşlevsel bozukluk veya yetersizlik kendi başına bir engellilik oluşturmamaktadır.
- İşlevsel yönden yetersiz olan engelli bireyin çevre ortamının olumsuz şartlarıyla karşı karşıya gelmesi sonucu özürlülük engelliliğe dönüşmektedir.
Yalıtılmışlık:
- Bireyin fiziksel işlevlerindeki bozukluk ve bunların hareket yeteneğinde yarattığı eksiklik ve güçlük, onu toplumun diğer bireylerinden farklı kılar. Bu farklılık engellilerin yaşadığı ayrımcılığın da asıl nedenidir.
- Fiziksel işlevlerdeki bozukluklar ve bunların hareket yeteceği üzerinde yarattığı sınırlamalar bireyi toplumdan uzaklaştırır.
Zihinsel olarak sağlıklı bir birey, kendisi ve çevresi ile dinamik bir denge ve uyum içindedir. Bu denge, çeşitli faktörler nedeniyle bozulabilir. Engelli olmayanlarda görülebilecek tüm ruhsal sorunlar engelli kişilerde de görülebilmektedir.
Engelli kişilerde psikolojik sorunlara neden olan birçok faktör vardır. Bu faktörlere ek olarak başka bir kişiye, bireysel veya sosyal yaşam alanlarına güvenmek engelliler için uygun değildir ve diğer faktörler engelli kişilerde psikolojik sorunlara neden olabilir.
ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN AİLELER
Anne- babanın tepkileri şok, üzüntü, kızgınlık, suçluluk, kaygı, beklenmedik krizler, dış dünyanın tutumuyla yüz yüze gelmekten kaçınma, hayal kırıklığı, kendine güven ve saygı duymada azalma şeklinde olabilir
- Çocuğa yönelik tutumları otoriter bir biçimde kontrol etme, aşırı biçimde korunma ya da hoşgörülü davranma, aşırı sevecen ve ilgili davranma, çocuğu reddetme, utanma veya ona ilişkin duygularını bastırma tarzında olabilir
- Aileye yeni katılan bir çocuğun engelli olması ya da sağlıklı bir çocuğun herhangi bir nedenle engelli olması ya da ebeveynin engelli olması ailede farklı duygular yaratmaktadır. Eğitimin ilk döneminde kabul edilmemek, hayal kırıklığı, Bilmeme, ne yapılacağı, kesintiye uğrama korkusu, hayal kırıklığı vb. Duygular yaşanabilir. Ayrıca öfke, suçluluk, üzüntü, utanç, duygular vb. Engelli ailesiyle ilişkide karşılıklı deneyim Öfke, kıskançlık, utanç ve reddedilme gibi şeyler yapılabilir. Çatışan duygular aile iletişiminde zorluklara neden olur Ailenin olayı kabul etmesi ve duruma uyum sağlaması için zamana ihtiyacı vardır.
- Bu süreçte engelli ailelerin ve kişilerin psikolojik destek almaları gerekir. Aile engelli ile olumlu bir ilişki geliştirmeli, aile dengesini sağlamalı, engellilerin yaşamını (eğitim, rehabilitasyon vb. ) Şekillendirmeli ve ev dışındaki sosyal yaşamı şekillendirmelidir. Tıbbi ve psikolojik destek, eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri gibi destekler, aileler ve engelliler için hayatı kolaylaştıran konuları ele alabilen hizmetlerdir. Kurumların ve uzmanların desteğiyle engelli bireylerin ve ailelerin sağlığını koruyacak çözümler bulunması gerekiyor.
Danışmanlık, eğitim, psikolojik destek almadıklarında, sorun yaratılmadığında çözülmesi imkansız olduğunda, engelliler çeşitli ruhsal sorunlar yaşayabilirler.
Ruh sağlığı tanımı 1996 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından geliştirilmiştir.
Zihinsel olarak sağlıklı bir insan dinamik bir denge içindedir, kendisi ve çevresi ile uyum içindedir. Bu denge çeşitli faktörlerden bozulabilir. Engelli bireylerde psikolojik sorunlara neden olan çeşitli faktörler vardır.
Genel olarak biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörler gibi ruh sağlığı sorunlarına neden olan faktörleri gruplayabiliriz.
Biyolojik Faktörler Kalıtım, vücut yapısı, vücut yapısı eksiklikleri,
Gıda eksiklikleri ve aksaklıkları (özellikle kabızlık, yaygın gıda yetersizlikleri ve rahatsızlıklarından muzdarip engelli kişilerde),
Enfeksiyonlar ve diğer hastalıklar, Fiziksel travma, Aşırı zihinsel faktörler Çocukluk ile ilişkili aşırı beklentiler ve stres faktörleri;
Aşırı emzirmeye karşı koruma,
Aile ile ilgili süreklilik,
çocuk için kendi kendini gerçekleştirme kehaneti,
Eksik doğum,
Engelli çocuğun ihmal ve reddi,
Aile bozukluğu,
parçalanma, yıkım, değerler Manevi değerler
stres,
Kötü ve çelişkili disiplin,
Şiddetle mücadele,
Negatif veya kimlik kalıpları eksikliği (örnek alınacak rol modellerinin eksikliği),
Çocuklar arasında seçim (ör. bir çocuk seçmek) sağlıklı, vb. ),
Çocuğa ulaşılamaz hedefler atfetmek (örneğin, işitme engelli bir çocuğun duyması ve konuşabilmesi, vb. ),
Yetersiz, eğitim olanakları, çocukların eğitim olanaklarına erişmesini engeller.
Yetişkin yaşamında ortaya çıkan engeller ve çatışmalar;
Başarısız Gerçek veya hayali başarısızlıklar ve kayıplar,
Çocukluktan gelen çatışmalar ve düşünceler,
olumsuz yaşam koşulları.
Sosyal etkenler;
Yaşadığı grubun eğitim ve öğretimin geleneksel belirsizliği,
Gruba üye olamama ve onlarla bağlantı kuramama,
Gruba çok fazla bağlı olma ve kendini kaybetme, sosyal stresler (işsizlik, savaş, deprem)
Engelli kişilerde ortaya çıkabilecek psikolojik sorunlar
Bu sorunlar; engelin çeşidi, tedaviye cevap verme seviyesi, doğuştan mı yoksa sonradan mı oluşu, engelli bireyin yaşı, kişilik özellikleri, sahip olduğu sosyal destek ağı ve içinde bulunduğu toplumun ona sağlayabildiklerine göre değişir. Ancak yapılan araştırmalar; depresif duygu durumu, yüksek kaygı seviyesi ve düşük özgüvenin engelli bireylerde en sık görülen psikolojik sıkıntılar arasında olduğunu göstermektedir. Her bireyin zihninde kendiyle ilgili oluşturduğu bir imaj vardır. Kişinin özgüveni ve benlik saygısı, zihindeki bu imajın ne derece olumlu veya olumsuz olduğuyla birebir ilişkilidir. Örneğin, bir bireyin işitme engelli olduğunu, onunla iletişime geçmeniz gerekmediği takdirde fark etmeyebilirsiniz. Dışarıdan son derece “normal” görünen bu birey ile bedensel engelli birisinin benlik algısı farklı olacaktır. Engelin ne zaman ortaya çıktığı da önemli bir unsurdur. Örneğin bir engelle doğan bir çocuk, engeli olmayan bir bedeni zaten hiç deneyimlememiş olduğundan, bu ‘farklılığa’ alışmış, onu kabullenmiş olduğundan, bir hastalık ya da kaza sonucunda engelli olan başka bir bireyin yaşadığı şok, uyum sorunu ve kaygıyı yaşamayacaktır. Bu bireyler, hele bir de destekleyici bir sosyal çevreye ve gelişmiş olanakları olan bir topluma sahiplerse, hayattaki kazanç ve başarıları ‘engelli olmayan’ bireylerden farksız olacaktır
Görülebilecek psikolojik sorunlar engellilik türü, engelli hastanın tedaviye yanıt derecesi, doğuştan veya sonradan engellilik, yaş özürlü kişiye bağlı, kişilik özellikleri, Sosyal destek ağları ve kendilerini içinde buldukları sosyal koşullar Araştırma Stres, yüksek kaygı, depresyon ve düşük benlik saygısının engelli kişilerde en sık görülen ruh sağlığı sorunları olduğunu gösteriyor.
Stres, çevresindeki bireyi etkileyen ve zorlayan bir durumun sonucudur. Engelli birey, içinden ve çevresinden çeşitli engellerle karşılaşır ve sonuç olarak zorluklar yaşar. Yarış bir hedefe yönelik olduğunda, engellenmiş olmasına, iki hedef veya ihtiyaç arasında seçim yapma zorunluluğuna veya baskı altında olmasına neden olabilir. Basınç, dahili veya çevresel olabilir. Öfke, kaygı vb. Zorlukla karşılaşıldığında. duygular yaşanabilir.
Organizma herhangi bir stresli durumla (stres etkeni) karşı karşıya kaldığında, iç dengeyi korumaya çalışır. Zorlanma ile karşılaşıldığında, çeşitli hormonlar salınır, kalp atış hızında artış, heyecan vb. Meydana gelebilir. Engelli birey, güçlükle karşılaştığı zaman başa çıkma gücünü bulursa, çeşitli davranış kalıpları sergileyebilir. İçinde bulunduğu duruma uyum sağlamaya çalışır. Kendini yetersiz bulduğu durumlarda savunma tepkileri geliştirebilir. Bir türün ciddiyeti, bir bireyin yeni duruma ve cinsin gerçekleştiği çevrenin koşullarına uyum sağlamak için yapması gereken değişikliklerin doğasına bağlıdır. Birçok stres unsuru varsa, bireyin uyum sağlama yeteneğini kısıtlar. Aynı zamanda engellilik, birçok sorunla baş etmeyi zorlaştırır ve stresi artırır. Bireysel yaşam koşulları ve sosyal yaşam koşulları da engelliler için stres yaratabilir (örneğin, engellinin evi en üst katta yer almaktadır ve asansör, kaldırımlar engelliler vb. için uygun değildir. ) Sosyal faktörleri ortadan kaldırmak için kurumların işbirliği yapması ve yaşam alanlarını engelli insanlara göre düzenlemesi gerekir.
'Esnek Yaklaşım' Birey, kendi özelliklerini bilmeli ve stresli bir durumla karşı karşıya kaldığında neler yapabileceğini bilmelidir. Engelli insanlar kendilerini tanımaları ve güçlü yanlarını fark etmeleri için desteklenir.
Rahatlama ve nefes alma teknikleri uygulanmalı veya yardım edilmelidir.
Strese yol açtığını düşünerek vazgeçmek ve onu bırakmak, stresle baş etmenin yollarından biridir. Bu yönde destek olmalı.
Sıcak banyo yapmak için sağlanmıştır.
Yapabilecekleri sportif faaliyetlere katılmaları ve yapmaları sağlanmalıdır.
Yeterli ve dengeli beslenme sağlanmalıdır.
Engelli yakınları, bakıcıları ve toplum, strese neden olan faktörleri araştırmalıdır. Stres yapıcıları ortadan kaldırmak için çaba gösterilmelidir.
Ev düzenlemeleri yapılmalıdır. Ev ortamı, engelli bireyin hareketliliğini ve hareketliliğini artıracak ve onu bağımsız kılacak şekilde düzenlenmelidir.
Yatak, tekerlekli sandalye, yürüteç, hasır vb. İhtiyaç duyduğunuz araç ve gereçler sağlanmalıdır.
Aile ve bakıcılar aşırı korumacı olmamalıdır.
Engellilere yapabileceklerini yapmaları için fırsatlar sağlanmalıdır.
Engellilerin kişiliğine saygı gösterilmelidir.
Önyargısız ve yargısız olduğu gibi kabul edilmelidir.
Empati kurulmalıdır.
Duygularını ifade etmelerine ve duyulmalarına izin verilmelidir.
Toplumdan izole edilmemesi sağlanmalıdır.
Engelliler için hayatı zorlaştıran stresli durumlar ortadan kaldırılmalıdır.
RUHSAL DUYUSAL ENGELLİLİK
Ruhsal ve duygusal engelli dendiğinde aklımıza halk arasında “akıl sağlığı bozukluğu” denilen hastalıklar gelir. Ruhsal hastalıklar aslında beyin hastalıklarıdır. Bu nedenle hastaları tanımlarken “deli”, “akılsız” gibi hakaret içeren sözleri kullanmamak gerekir.
Beyin çalışırken içindeki maddelerin miktarında ya da yapısında bozukluk ortaya çıktığında “ruhsal hastalık” denilen durumlar oluşur. Bu tür hastalıklara hastanelerin psikiyatri bölümü bakar. Böyle bir hastalığınız veya hasta yakınınız varsa psikiyatri bölümüne gitmeniz gerekir. Eğer hastayı nasıl yönlendireceğinizi bilmiyorsanız bunun için öncesinde kendiniz gidip psikiyatrist ile görüşüp hastanızı hastaneye nasıl getirebileceğiniz veya ne yapmanız gerektiği hususunda bilgi alabilirsiniz. Eksik maddelerin yerine konması şeklinde ilaç tedavisi, konuşma tedavisi veya farklı tedaviler uygulanabilir.
Psikiyatrik bozuklukları ikiye ayırabiliriz; Makul ve mantıklı düşünmenin bozulduğu hastalıklar: Kişinin muhakeme etme gücünde zayıflık, kendine bakma hususunda eksiklik, gerçeği ayırt etmede zorluk şeklinde yaşanan rahatsızlıklardır. Bu hastalıklara psikotik bozukluklar, paranoya, şizofreni gibi hastalıkları örnek verebiliriz.
Makul ve mantıklı düşünmenin bozulmadığı hastalıklar: Kişinin günlük yaşamının çok bozulduğu hastalıklardır. Burada kişi, gerçeği ayırt etmede sıkıntı yaşamazken bununla beraber günlük yaşama uyum sağlamada zorluk çeker. Bu hastalıklara, depresyon, panik bozukluk, saplantı – zorlantı hastalığı (takıntı hastalığı), uyku bozukluğu gibi örnekler verebiliriz.
Böyle bir hastanız varsa günlük yaşam aktivitelerinde mutlaka sizin yardım ve desteğinize ihtiyaç duyacaktır. Bu hastalıkların hepsinin tedavisi farklıdır. Sonuç olarak bu iki hastalık türünde de psikiyatrist ile görüşülerek hastanın terapi alması yahut ilaç tedavisine başlatılması gerekir.
ANKSİYETE
Anksiyete, fiziksel semptomların eşlik ettiği anormal ve irrasyonel anksiyete ve endişe durumu olarak tanımlanır. Çok hafif bir endişe veya gerginlik hissinden bir dereceye kadar paniğe kadar değişen çeşitli yoğunluklarda hissedilebilir.
Anksiyete bozukluklarında, kişi üzgündür, kötü bir şeylerin olacağı hissine kapılır, ancak bu durumu açıklamak için nesnel bir tehlike veya tehdit kaynağına işaret edemez. Stres durumu kişinin günlük hayatını bozacak düzeyde ve devamlılık kazanmış ise anksiyete bozuklukları rapor edilir.
Stresin nedenleri arasında genetik faktörler, çocuksu etkiler, bilinçaltı ve rahatsız edilmeyen kişinin neden olduğu dürtüler, kişilik özellikleri, yaşam sürecinde yetersiz öğrenme, iktidarsızlık, gelecekteki stres, birine bağımlılık korkusu diğer, özgüven kaybı, önemli yaşam olayları (ölüm, kaza, hastalık vb. ) çevresel ve ailevi faktörler.
Anksiyete semptomları üç gruba ayrılır: Psikolojik semptomlar: Bunlar, hafif bir kaygı hissinden delilik korkusu, kontrol kaybının eşlik ettiği panik atağa kadar değişen şiddette ortaya çıkan semptomlardır. kontrol et ya da öl.
Fiziksel semptomlar: Taşikardi (artmış kalp hızı), çarpıntı, göğüs ağrısı, göğüste sıkışma, baş dönmesi, uyuşukluk veya gastrointestinal sistemin doğal semptomları.
Bilişsel semptomlar: Bunlar kafa karışıklığı (yer, zaman ve insanlarla ilgili yanılsamalar), olayın önemini değerlendirmedeki hatalar, konsantrasyon güçlüğü, algılama bozuklukları ve hafıza güçlükleri gibi bilişsel semptomlardır.
Anksiyete bozukluklarında yukarıda sıralanan belirtiler bir arada görülebilir.
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
Travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete bozukluklarını ifade eder. Bu, bir kişinin fiziksel bütünlüğünü tehdit eden travmatik deneyimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkar (örneğin, bir kaza, deprem, yangın, saldırı, ciddi bir hastalık). Bu hayatta aşırı korku, umutsuzluk ve korku duyguları hissedilir. Trajik bir olay sonrasında olayın tekrarlanma korkusu, keder, öfke, uykusuzluk, kabuslar, konsantrasyon güçlüğü, gönül rahatlığı, depresyon gibi psikolojik belirtiler izlenir. Engellilik; afet, hastalık Nedenlerden sonra gelişirse, engelli kişilerde travma sonrası stres bozukluğu ortaya çıkar. Engelle doğan bir çocuk, engelli olmayan bir bedeni asla tanımaz. Bu nedenle, bu farklılığa alıştığı ve kabul ettiği için, başka bir hastalığa veya hastalığa bağlı olarak engeli olan başka bir kişinin stresini, iyileştirici sorunlarını ve endişelerini yaşayamaz.
Travma sonrası stres bozukluğunun belirtileri, olayın şiddetine, kişinin olaya olan yakınlığına ve olayın onu ne ölçüde etkileyeceğine bağlı olarak farklı düzeylerde ortaya çıkar. Bazı insanlarda zamanla temizlenir ve kaybolur. Uzun süreli semptomlar arasında rahatlama yerine kötüleşme, ciddi sorunlar, işin aksaması ve alkol veya uyuşturucu tedavisinde düzensiz kişisel kullanım yer alır.
Engelli bir kişide travma sonrası stres bozukluğunda ortaya çıkabilecek belirtiler şunlardır: Biz Stres belirtileri (ağırlaştırılmış, karmaşık): Bu, her zaman gözden geçirmeniz veya hayal etmeniz gereken travmatik bir yaşamdır; .
Kaçınma ve ilgisizlik: Kişi, bir olay veya onun bir tarafını oluşturan konular hakkında konuşmaktan kaçınır. Kendisine bu olayı hatırlatan kişi ve şeylerden uzak durmaya çalışır ve benzer bir olayla karşılaşınca çok üzülür.
Aşırı Semptomlar: Stres ve travma öncesi stres. Semptomlar uyku bozuklukları ve uyuşukluk, aşırı kontrol (tüm iç ve dış uyaranlara aşırı vurgu), aşırı korku, sinirlilik ve dikkat dağınıklığını içerebilir.
Yukarıda sıralanan belirtiler travma sonrası ortaya çıkarsa akut stres bozukluğu, belirtiler bir aydan fazla sürerse travma sonrası stres bozukluğu olarak adlandırılır.
Anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğu Eğer anne, baba, bakıcı engellilere bakıyorsa, bakıcı konuyu bir doktor, psikiyatrist, psikolog, hemşire vb. İle ele alabilir. sağlık ekibi ile işbirliği yapmalıdır.
Bakım Çocuk Grubu aracılığıyla anne, baba ve bakıcı konu hakkındaki görüşlerini ve tutumlarını belirlemeye çalışmalıdır.
Bakım Bakım ekibi önerilerine uyulmalı ve bu öneriler doğrultusunda tutum ve davranışlar geliştirilmelidir.
Engellilere bu şekilde davranılmamalı, mahkum edilmemeli ve kabul edilmemelidir.
Engellilerin kimliğine saygı gösterilmelidir.
Engellilerle güven temelinde iletişim kurulmalıdır.
İletişimde açık bir dil kullanılmalıdır.
Engelli insanlarla ilgilenirken empati olmalıdır.
Engelli bir kişi ilaç kullanıyorsa, tedavisi izlenmelidir.
Anksiyete Kaygı ve travma sonrası stres belirlenmelidir.
Ortamdaki fiziksel stresi azaltma ve güvenli bir ortam yaratma ihtiyacı.
Fazla Çok koruyucu olmaktan kaçının.
Konuşurken ve çalışırken, sakin ve uygun bir ton kullanmalısınız.
Rahatsızlığı geçene kadar engelli kişinin yanında kalma
Duygularını ifade etmelerine ve onları dinlemelerine izin verilmelidir.
DEPRESYON
Depresyon, güvensizlik, hayal kırıklığı ve duygusal kargaşanın yanı sıra düşünce ve eylemlerde yavaşlama ile karakterizedir. Depresyonda olan engelli insanlar kendilerini depresif, üzgün, umutsuz, üzgün veya işe yaramaz hissedebilirler. Enerji kaybı, huzursuzluk, mutsuzluk, uyku sorunları, iştahsızlık veya iştah artışı görülebilir. Gözlenebilecek semptomlardan bazıları, belirli bir konuya odaklanma ve düşünmeyi bozma becerisinin olmamasıdır. Depresyonda ölme veya intihara teşebbüs etme düşünceleri de ortaya çıkabilir.
Bu ruh hali değişikliğine ve semptomlarına sahip olan engelli bir kişi mutlaka doktora görünmeli veya götürülmelidir. Tedavi doktor tarafından planlanmalı ve plana uyulmalıdır.
Genetik faktörlerin ve kişiliğin depresyonun gelişiminde rol oynadığı bilinmektedir. Bu genellikle önemli psikolojik stresin ardından olabilir.
Depresyon belirtileri hafif, orta veya şiddetli olabilir.
Depresyon belirtileri: sürekli keder, üzüntü, korku veya boşluk, umutsuzluk veya karamsarlık, uyku veya uyumada zorluk, sık ağlama, iştahsızlık veya aşırı yeme, zevk aldığınız aktivitelerden zevk alma, dikkatsizlik veya merak, korku, cinsellik arzu eksikliği, konuya konsantre olamama, hatırlama ve karar verme güçlüğü, enerji kaybı, yorgunluk,
Fiziksel hastalık veya yaralanmadan kaynaklanmayan fiziksel belirtiler (kronik ağrı veya sindirim sorunları, vb. ), Ölüm veya intihar düşünceleri, intihara teşebbüs, suçluluk duyguları, yararsızlık veya çaresizlik, Şiddetli halüsinasyonlar(hiçbir şey hissetmiyormuş gibi).
Depresyona yönelik tutumlar Bir ebeveyn engelli bir kişiye bakıyorsa, bakıcı bu konunun farkında olmalıdır. Doktor, psikiyatrist, psikolog, hemşire vb. bir sağlık ekibi ile çalışmak.
Hastalık, kendini suçlama ve engellilere karşı sorumluluk gibi nedenlerle depresyon, ailede kaygı vb. mümkün.
Sağlık ekibi aracılığıyla anne, baba ve bakıcı sorunla ilgili algılarını ve görüşlerini belirlemeye çalışmalıdır.
Sağlık ekibinin önerileri doğrultusunda tutum ve davranışlar geliştirilmelidir.
Ev ortamı, engelli insanların faaliyetlerini ve hareketliliğini artıracak ve onları bağımsız kılacak şekilde tasarlanmalıdır.
Toplumdan soyutlanmamalı ve zevk aldıkları faaliyetlere katılmalarına izin verilmelidir.
Psikoterapi genellikle anksiyeteyi ve depresyonu azaltmada, yaşam kalitesini iyileştirmede ve refahı artırmada yardımcı olur. Engelliler hastaneye kaldırılmazsa, düzenli kontroller yapılmalıdır.
İntihar önlemleri alınmalıdır.
Güvenli bir ortam yaratılmalıdır.
ENGELLİLER İÇİN ACİL DURUMLAR
Engelli kişiler psikiyatrik acil durumlar yaşayabilir. Acil psikiyatrik sorunlar, engelliler ve aileleri için gerilim yaratır. Engellilikle ilgili olaylarla etkin bir şekilde baş edemediği için krize girme eğilimindedir. Müdahale gerektiren bir olay durumunda kurtarma ekibinden destek aranmalı veya engelli kişiler için hastaneden talep edilmelidir.
İNTİHAR VE İNTİHAR GİRİŞİMİ
Tıpta intihar olarak adlandırılan intihar (intihar), bir kişinin hayatının gönüllü olarak sona ermesi olarak tanımlanabilir. İntihar "hayatı tehdit edici" olduğu için bireysel kayıplarla sınırlı değildir. Ayrıca yarattığı şiddetli duygularla (öfke, panik, korku, suçluluk gibi) çevreyi de etkileyebilir.
Özellikle organ kaybına ve işlev kaybına yol açan olaylar sırasında ciddi fiziksel ve psikososyal sorunlarla karşılaşılmaktadır. Çoğu zaman, eksik organ üzücü bir tepkiye neden olur. Bireyin kendi kendine yeterliliği ve bağımsızlığı azalır. Özellikle bağırsak ve mesanenin yetersizliği, idrar sondası ihtiyacı, cinsel işlev kaybı vb. Sebepler bireyde psikolojik felaket ve depresyona neden olur. Engellilerde başkasına bağımlılık, özel ihtiyaçlarını bir başkasıyla karşılama ve depresyon varlığı gibi nedenlerle intihar girişimi görülebilir. Psikiyatrik bozukluğu olan engelliler için intihar riski de daha yüksektir.
Çalışma, omurilik felçlerinde intihar riskinin normal popülasyondan 3 ila 6 kat daha fazla olduğunu ve riskin daha genç yaş grubunda ve bir yaralanmadan sonraki ilk 1 ila 5 yılda daha yüksek olduğunu buldu.
15-24 yaş ve 45 yaş üstü grupta intihar riskini artıran faktörler, cinsiyet, yalnızlık, başarısızlık, hayal kırıklığı, ekonomik başarısızlık, işsizlik, ilgisizlik aile, sosyal destek eksikliği, hastalık Travmaya kronik fiziksel maruziyet, başka bir kişiye bağımlılık, alkol ve diğer uyuşturucuların kullanımı ve psikiyatrik bozuklukların varlığı (majör depresyon, sınırda kişilik bozukluğu gibi), intihar düşüncesi veya önceki intihar girişimleri.
Bunlar intihar riskini artıran faktörlerden bazıları.
"İntihar girişimine yaklaşım" Bir acil durum çağrısı yapılmalıdır (112 ve 155 aranmalıdır).
Aile üyeleri yoksa, onlara haber verilmelidir.
Herhangi bir intihar girişimi ciddiye alınmalı ve bir yardım çağrısı olarak değerlendirilmelidir.
Muhakeme, etki ve kabul olmaksızın mesleki etik değerlerin bilincinde bir yaklaşım benimsenmelidir.
İntihar girişiminde bulunan engelli bir kişi üzgün, suçlu, kızgın, üzgün hissedebilir. Bu nedenle davranışları iyi izlenmeli ve duygularını ifade edebileceği bir ortam sağlanmalıdır.
İntihar fikri veya planı olmalı mı? Kesici veya zararlı bir alet veya malzeme varsa kontrol edilmelidir.
Güvene dayalı iletişim kurulmalıdır.
Acil tıbbi ekip ve güvenlik güçlerine yardım edilmelidir.
İntihar adli bir durumdur ve bu akılda tutularak yapılmalıdır.
0 Yorum