Tarikat ve Cemaatler ile Bağlı Vakıflar Neden Kapatılmalı?

21 dakika


93

Değerli düşünürümüz Dücane Cündioğlu müthiş bir tespit yapar, der ki "Totaliter İslami cemaatler, mensuplarına hep “suçluluk duygusu” veriyor. Hep, “ne günah ve kusur işliyorum” diye sorduruyor ki, tepedeki “hocaefendi”yi hiç sorgulamasın."

Aydınlık Gazetesi Rıza Zelyut 'un araştırmasını eklemekle başlıyorum. 

"* 2001-2003 arasında Rize Ensar Vakfı başkanlığını yapan Din Kültürü Dersi ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Mehmet Nuri Gezmiş, 2 erkek çocuğa tecavüzden tutuklandı.
* 2008 yılında ortaya çıktığına göre, Çorum Ensar Vakfı Başkanı ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Zekai İşler; vakfa gelen iki kız kardeşten 13 yaşındakine tecavüz, diğerini tacizden tutuklandı ve mahkum edildi.
* Sinop’un Gerze İlçesi’ndeki dindar gençlik yetiştirmek için kurulduğu söylenen Gençlik İlim ve Hikmet Derneği Başkanı Rafet Ermiş 4 erkek çocuğa tecavüzden 2016’da tutuklandı.
* Artvin-Yusufeli Anadolu İmam Hatip Lisesi Kuran Dersi öğretmeni Rüstem Aydın 14 yıl boyunca birçok erkek çocuğa tecavüz ettiği için 25 Mart 2016’da tutuklandı.
* Karaman’da Ensar Vakfı ile İmam Hatip Mezunları Derneği’ne ait yurtlarda kalan öğrencilerden 45’ine tecavüz eden öğretmen Muharrem Büyüktürk, 2016’da 503 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu olay için “Bir kereden bir şey olmaz’’ dedi…
* 29 Aralık 2016 tarihli haber: İstanbul, Pendik’te bir dernekte gönüllü Kuran öğretmenliği yapan 32 yaşındaki O.B., 11 yaşındaki erkek öğrencisi P.E.’ye cinsel istismarda bulunduğu gerekçesi ile tutuklu olarak yargılandığı davaya başlandı.
* 25 Temmuz 2017 tarihli haber: Giresun Alucra Erkek Yatılı Hafızlık Kuran Kursu’nda 9 ila 13 yaşlarındaki 9 öğrenciye tecavüz eden Halil İbrahim U. 203 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
* 23 Temmuz 2017 tarihli haber: Ağrı’daki İmam Buhari Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda kalan 9 yaşındaki U.P. adlı erkek öğrenci, Kuran hocası olan 17 yaşındaki Y.K.’nin tecavüzüne uğradı.
* İzmir Dikili’deki Süleykmancılar’ın yurdunda kalan 9 erkek öğrenciye tecavüz eden din eğitmeni Ömer Faruk Ergen, 23 Aralık 2017’de tutuklandı.

İşin acı yönü şu  ki bu rezalet patladığı zaman, mahkemeler hemen yayın yasağı getirmektedirler. Buyrun size diğer tecavüz olaylarından bazıları:
* Ankara Keçiören Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde Kuran dersi öğretmeni Sefer A. 15 yaşından küçük 12 kız öğrencisine cinsel tacizde bulundu. Olaya “Gizlilik’’ gerekçesi ile yayın yasağı getirildi.
* Akçaabat İmam Hatip lisesinde Arapça öğretmeni Y.D. 17 yaşındaki kız öğrencisine defalarca tecavüz etti, sonra da “Muta nikahı” yapayım dedi. Olaya “Gizlilik” gerekçesi ile yayın yasağı getirildi.
* Afyon Otpazarı Camiinde imamlık yapan M.E.Ç, kuran kursuna gelen 7 ve 9 yaşlarındaki iki öğrenciyi taciz etti. Olaya “Gizlilik’’ gerekçesi ile yayın yasağı getirildi.
* Konya Ereğli İmam Hatip Lisesi Müdürü üç çocuk babası A.D. kız öğrencisiyle ilişkiye girdi..Olaya “Gizlilik’’ gerekçesi ile yayın yasağı getirildi.
* Düzce’nin Esençam Köyü’nde imam H.A. 14 yaşındaki kız çocuğa tecavüz etti. Olaya “Gizlilik’’ gerekçesi ile yayın yasağı getirildi.
* Bitlis’in Tatvan ilçesi İmam Hatip Lisei’nde din dersi öğretmenliği yapan Alper Tarık P. isimli bir öğretmen 16 yaşındaki öğrencisi K.K.’ye cinsel istismarda bulunurken yakalandı. Olaya “Gizlilik’’ gerekçesi ile yayın yasağı getirildi.
* Konya İhsan Dede İmam Hatip Ortaokulu’nda sekiz kız öğrenciye tecavüz edildi. Olaya “Gizlilik’’ gerekçesi ile yayın yasağı getirildi.
* Tekirdağ Kapaklı İmam hatip ortaokulunda, 8 kız öğrenciye tecavüz edildi. Olaya “Gizlilik’’ gerekçesi ile yayın yasağı getirildi.
* Bartın’da Ulugeçitambarcı Köyü cami odasında açılan Kuran Kursu’nda imam, ‘Kuran kursundaki çocuklara cinsel istismar’ suçlamasıyla tutuklandı. Olaya “Gizlilik’’ gerekçesi ile yayın yasağı getirildi.
* Antep’te Şahinbey Camisi’ne bağlı Kuran kursunda 60 yaşındaki temizlik görevlisi Süleyman Ş.’nin bir yıl boyunca yaşları 6 ile 11 arasında değişen 6 çocuğa kursun tuvaletinde tecavüz ettiği belirlendi. Olaya “Gizlilik’’ gerekçesi ile yayın yasağı getirildi.
* Konya’da yatılı bir Kuran kursunda belletmenlik yapan 5 kişinin yaşları 11-12 arasında değişen 3 çocuğa tecavüz ettiği belirlendi. Olaya “Gizlilik’’ gerekçesi ile yayın yasağı getirildi.
* Ankara Beypazarı’nda, yatılı bir Kuran kursunda öğretmenlik yapan Ali K., 11 yaşındaki erkek bir öğrenciye aylarca tecavüz etti. Olaya “Gizlilik’’ gerekçesi ile yayın yasağı getirildi.
* Adıyaman Gerger İmam Hatip Lisesi’nde 30 öğrenci tecavüze uğradı. Çocukların makatlarındaki yırtık doktor raporları ile tespit edildi. Olaya “Gizlilik’’ gerekçesi ile yayın yasağı getirildi…"

Aynı yöntemler ve aynı sözler… Bir başka konu da siyasal islam politikalarıyla bu zararlı varlıkların, önü açılıyor. 

Nurullah, "2. Osmanlı kuruluyor ve Erdoğan ilk padişahı olacak" diyor.

Öncelikle, bu tarikat ve vakıfların kendilerine bağlılık sağlamalarının bir diğer yolunun, çocuk yaştan itibaren, şiddet ve bastırma yolu ile; çocuklara cinselliği de ilk öğreten olarak; cinselliği "acı, korku ve ters ilişki" ile öğrenen erkek ve kız çocuklarının, yaşadıkları büyük travmanın yanında, uzun süren kölelik (kandırılmışlık, ruhani ve fiziki yoğun istismar) hayatlarına da başlamış oluyorlar.

 Fatih Nurullah haberinde gördüğümüz gibi, bunu bildirenlere "sırrı ifşa etmek" dolayısıyla daha önce taciz ve tecavüze uğramış ve büyümüş müridlerce büyük "tehdit ve saldırılar" düzenlenerek, aslında bu sapkın ve dinin güzel ahlakına düşman yolunda sebepleri ve sonuç olarak gönüllü katilliği anlaşılır oluyor. Tecavüz edip bastırıp, köle ettikleri çocuklar büyüdüklerinde birer "psikopat" birer "katil" oluyorlar. 

Söyler misiniz peki, Diyanet İşleri Bakanlığı, her yıl 112 milyar  türk lirasını bu vakıf ve tarikatlara ne için aktarıyor? 

Seri katil fabrikası, din ile uzaktan yakından alakası olmayan bu bataklıklardan doğan katilleri mi besliyor? 

Bu katiller, hükümetin, yasa dışı tetikçileri ve ben, çok yüksek vergileri bu bataklıklar beslensin diye, çocuklara tecavüz edilsin diye mi veriyorum? 

Madem yardım verilecek, bu kaynak Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler bakanlığına aktarılsın, her ihtiyaç duyana devlet ulaştırsın! 

Bu hem din, hem memleket düşmanı tarikat ve vakıflar en hızlı şekilde kapatılmalı! Başka yolumuz yok. Bugün İran İslam Devleti çöktü! Biz de 10 yıllardır iyice besleyip büyüttüğümüz zararlılar dolayısıyla, bilgi ve görgü anlamda yerlerde bir profil sergiliyoruz.

 Her şey dengede güzeldir.

Zorunlu ve zorla olan din yolu, eğitimi sonuç olarak; gerçeği değil uydurulmuş olanı öğretiyor. Aktarıyor ve virüsten daha tehlikeli bir biçimde yayılıyor! 

"Din satanlar bilgili insan istemezler" 

Ve sürekli suçladıkları, çocukluktan itibaren kendilerine "korku", "muhtaciyet" vb şekillerde bağladıkları insanları yaşadığı toprağa, bilgiye ve bilime düşman olarak yetiştiriyorlar! 

Tarikat, Cemaat ve bağlı vakıflar derhal kapatılmalıdır.

[zombify_post]


Beğendin mi? Arkadaşlarınla paylaş!

93
N.söz Uçar<span class="bp-verified-badge"></span>

4 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  1. Kapatılması hiç bir şeyi değiştirmeyecek ki! Bugün tarikat, dernek yada vakıf adıyla kurulan bu yapılar yarın da başka isim ve oluşumlar içerisinde açılacak! Ayrıca tüm tarikat yada dernek adı her ne ise aynı kefeye koymak ne kadar doğru? Sistematik bir biçimde inanç eksen kayması yaratıldığı aşikar ve bu durum ileride çok daha büyük sorunlara yol açacak. Bu yapılan ahlaksızlıkları, adilikleri, şerefsizlikleri bir dini hedef göstererek yada din parantezi içerisine alarak haber yapmak da ne kadar etik bilemiyorum? Eğer dürüst olacak isek taraf, meslek, din parti vb. gibi kılıflar içerisine almadan haber yapmak daha doğru kanımca. İnsanlar inanır yada inanmaz kendi seçimleri ve tercihleri, aynı tezgahlar diğer meslek gruplarında da olmadı mı? Okullarda, Spor Salonlarında, Bürolarda, İş Yerlerinde, Aile içlerinde, derneklerde, Odalarda, hatta tüm siyasi partilerde bu yazdıklarınız olmuyor mu zannediyorsunuz?
    Bunlar her zaman oldu ve ne yazık ki olmaya da devam edecek gibi görünüyor. Hiçbir zaman siyasal olarak bir kesimi eleştirmedim, eleştirmem de çünkü bugün varlar yarın yoklar. Kaliteli toplum olabilmek için tüm bireylerin daha çok bilinçlenmesi, eğitim okullarda, dershanelerde, vakıflarda, dergahlarda değil ilk olarak aile içerisinde verilmesinden yanayım. Ayrıca yazınızda 14 defa negatif söylemler ile “din” kelimesi geçmekte ve bildiğim kadarıyla bu sitenin okuyucu karması olarak herhangi bir sınırlaması da yok. Sadece çığırtkanlık yaparak maalesef memleket kurtarılamıyor. Ben elimi taşın altına sokuyorum ve ulaşabildiğim kadar insana ulaşıyorum faydalı olmaya çalışıyorum. Birilerini suçlamak en kolayı, kapatılsın, yasaklansın, kaldırılsın demek en basit tabirle sorumluluktan kaçmak. Elimizi taşın altına toplum olarak beraber koyalım. Birilerini suçlayarak bir yere varamayacağımız geldiğimiz 90 yıllık serüvende ortada. Toplum bu canavarları kendisi üretir her zaman ve kendisi yok eder. Bu dünya var oldukça değişmeyecektir. Mümkün olduğunca elimizden gelenin fazlasını yapmamız eğer yanlışı öğreniyorlarsa doğrusunu göstermemiz, ülkesini seven bireyler olarak bireysel vazifemiz.

    1. Bakın, bu topraklarda ve diğer tüm teokratik yönelimlerde taviz ölümcüldür. Öldürürler efendim, Sivas’ta ve örneği bir çok şekilde olduğu gibi, öldürürler ve o gün, anlarsınız. Ben bir medikal okuyan hanımın, “recm edilinebilir “ dediğini okudum , tarikat mensubu bu hanım, doktor olacak, cana bakacak! Bakın recm diyor! İslam devleti diyor! Kuran cana kıyma, “Allah verendir alandır “diyor , o ağzınla küfre düşme derken öldürelim hem de taşla diyor! Şimdi, bu zihniyet psikolojide , şizofreniyle açıklanıyor ve dinsel bağ kurmalar bunu destekliyor , halüsilasyon etkili ilaç ya da bitkilerle (boru otu, Pelin otu, mantar, kenevir) ortak yeme içme sıralarında geri dönülmez delilikler yaratılıp “Mehdi “ olunuyor! Bakın konu olan tarikatın lideri , kendini “babaya” savunurken diyor ki “rüyasında Mehdi ile evlendiğini görmüş” e diyor benim oradan nefsim uyandı diyor. İlk değil! Son değil fakat kapanmadıkça ellerinde satırlarla yürümeye , Yüce Allah’ın adıyla onun canını almaya devam edecekler ! Gerçek inanç , koşul aramaz! Cemaat ve tarikatler Bugün, Rabbin dinine en büyük küfürdür ve tüm dinlerin para düşkünleri bunu savunup gerçekleştirmiştir. Dernek olup, yayın basıp, yayınında yaşadığın toprağa düşman olursan ; oradan gidersin! GİDECEKSİN! Dünya büyük!

      1. Ben, sadece din eksenli görmeyelim, her çeşit oluşumda ve yapılanmada bu ve benzeri sapkınlıklar çıkıyor, hepsiyle aynı dilde ve güçte savaşalım diyorum, sen olayı recm ile bağdaştırabilen güruhu tartışmaya dahil ediyorsun. Unutmayalım ki söz de medeni çağdaş toplum dediğimiz uygarlıklar bile sırf bu dinin mensuplarını kandırmak için ileri derecede İslam hukuku ve fıkıh bilgisine sahip insanlar yetiştirmiş ( 1800 lerğn sonu Lawrence ) insanları kolayca etkisi altına almıştır. Keza bu oluşum tipi 90larda ülkemizde askeri siyasi ve basın destekli olarak aczmendi tarikatını parlatmış ve yine kendi elleriyle al aşağı etmişlerdir. Sözün özeti körü körüne bağlanan bir nesil yerine araştıran soruşturan ve sorgulayan bir nesil yetiştirmek gayemiz olmalı

        1. Buna katılıyorum. Özellikle “mafyatik” bürokratik ve politik söylemler ve “dava” adı altında siyasal İslam ‘ın ve halifelik yahut sultanlık rüyasının bu çalışmalarda gücü olduğunu görmenizi de sevindirici buluyorum. Eğitimsel bir reformun koşulları var; burada birinci öncelik , diyanet işleri başkanlığında köklü düzenleme ve denetim! Bunun gerçekleşmesi, hoşgörü, insanlık ve akıl temelli bağdaştırıcı ve çözüme odaklı , sonuç algısı olan yani bilimsel olması zaruri bir eğitim sistemi. sosyal bilimler alanına dahil “din “ eğitimini elbet destekleyip , özü olan “güzel ahlak “ “ iyilik “ “nefsin terbiyesi” gibi kavramların doğal seçicilebilirliği gerçekleştirebilir. İslam dinine mensup bilim insanlarının teorilerinin batıda kanunlaşması O günlerde dahi olan aynı sistemin sorunuydu “ dinin yasalarının yorumsal yasalar olması” ; Bugün bu yanlışlığın düzeltilmesi adına atılmayan adımlar islamafobia’nında birincil sebebi! Bu yüzden denetim mekanizması “bağlayıcılık ve itaat; sorgulamama” üzerine olan bu tip yapılaşmaların içerisinde denetim ve düzenleme mümkün olamıyor. Bu sağlanmak koşuluyla “sürdürülebilir “ demem, bu sistemim oluşumuna aykırı olduğundan , “denetimlerle sürdürün “ demek mümkün olamıyor.