Bize yoktan var eden ve varlığından haberdar eden Rabbimiz,
Kendisini Muktedir -kudret sahibi olarak tanımlamaktadır
Biz Müslümanlar da hakeza bu gerçeği tasdik etmekteyiz.
Peki hiç şu soru bir Müslüman olarak akıllar'a takıldı mı?
"Bunca düzensizlik ve bunca kargaşanın olduğu gezegenimiz de bu sorunların önlenmesi için Tanrı'nın Hakimiyetine ihtiyaç vardır ve fakat bu hakimiyet maddeden şu an tezâhûr etmiş değil gibi gözükmektedir
Zira bir şey'in varlığı onun devinimsel
oluşumunun delili ile tasdiklenmektedir.
Peki O zaman Tanrı hakimiyetini kaybetti mi?"
Bu soru bir uçta kalsın
Şimdi şu hesab'a bir göz nazar edelim,
Tanrının hakimiyeti hangi alanlarda etkindir?
Veyahut Tanrı Hakimiyetini üzerimizden mi çekti?
Ve yine veyahut;
İnsan Tanrı'nın Hükümdarlığını kendi otoritesi ile mi değişti?
Bize en mantıklı gelen suâl,
"İnsan Tanrı'nın hükümdarlığını kendi otoritesi ile mi değiştirdi?"
Rabbimiz bir idâri yönetici gibi diktatör değildir!
Bunu nereden Anlıyoruz:
Elbette Yunus Sûresi 99. Ayet-i Kerim'e den:
"Eğer Rabbinin sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, yeryüzündeki akıllı ve sorumlu varlıkların hepsi elbette toptan iman ederlerdi."
Bu ayet'in varlığı ile biz biliyoruz ki Allah diktatör değildir.
Bu yüzden Kendi otoritesini esnek tutmuş,
Hakimiyetini isteyene sunmuştur
Bu lütfunun genişliğini ise
İsra – 20. Ayet'den öğreniyoruz:
"Rabbinin lütfundan her birine; onlara da, bunlara da veririz. Rabbinin lütfu (hiç kimseden) yasaklanmış değildir."
Velhasıl gelelim görüyoruz ki
Yüce Yaratıcı bunca cömertlik yapmasına rağmen
Müslüman insan kendi yönetimini,
Yine kendi değerinde ki,
Kin ve kibir aşığı insanlar'a
Sözde "Demokratik ve laik"
Öz'de "Himaye ve bir nevi Manda" tarzı sistemlere altın tepside sunmuştur.
Elbette Tanrı otoritesini kaybetmemiştir
Fakat insan Tanrının otoritesini kaybetmiştir.
Bir Yorum