İhanetlerin arkasında yatan duygu nedir? Herhangi bir şeye duyulan istek mi yoksa kişisel olarak güdülen bir kin mi? Tüm bunlar bir insanın sınırları aşması ve gözlerini köreltmesi için yeterli olabilir mi? Bu soruların belli bir zaman çizgisinde var olmadığını düşünenlerdenim. Çünkü insan teknolojik anlamda gelişse dahi zihinsel anlamda bazı duygularını terbiye edemeyebiliyor. Zihinsel ilkelliğini devam ettiren insanoğlu ihanetlerine, şiddetine devam ediyor. O nedenle bizler geçmişte yaşanan bir cinayet vakasını okuduğumuzda bu tabloyla ilk kez karşılaşmadığımızın bilincinde olarak sözcükleri zihnimizde tartıyoruz. Körelmemiş bu aşırı duygular tarafından mağdur edilen kişi bazen bir Sultan iken bazen de günümüzün sıradan sokakta yürüyen insanı olabiliyor. O nedenle okurken sizin de benim gibi hissedeceğinizi düşünerek Sultan Abdülaziz’in hayatını, tahtan indirilişini ve sonrasında yaşananları ele almak istiyorum.
Osmanlı Devleti’nin zor süreçlerden geçtiği dönemlerin birinde kardeşi Abdülmecit’ten sonra 1861 yılında tahta geçmiş olan Sultan Abdülaziz, devletin 32. padişahıdır aynı zamanda. İyi bir eğitim görmüştür. Sanatla olan ilişkisinde müzik ön planda olmakla birlikte kendine ait bestesi bulunmaktadır. Dedesi 2. Mahmut’un yapmış olduğu bir takım yenilikler sayesinde ağabeyi olan Sultan Abdülmecit Tanzimat Fermanı’nı ilan etmiş ve bunun akabinde Sultan Abdülaziz’de kendi döneminde bu yenilikleri devam ettirme doğrultusunda ilerlemiştir. Bu dönemler o nedenle bürokrasinin geliştiği ve güçlendiği dönemler olarak ele alınmaktadır. Abdülaziz ise Osmanlı donanmasının güçlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Sultan Abdülaziz’in ilginç yanlarından birisi ise ilk defa bir padişahın bir ülkeyi fethetmek için değil de seyahat anlamında ordusuz bir şekilde Avrupa’ya ayak basması olmuştur. Bu yolla hem ilişkileri kuvvetlendirmek hem de Osmanlı’nın imajını yenilemek hem de değişimini göstermek amaçlanmıştır. Bu seyahat tam 46 gün sürmüş ve neredeyse Avrupa’nın çoğu ülkesini ziyaret etmiştir.
Sultan Abdülaziz

Bu dönemde Osmanlı Devleti’nin nasıl yönetildiğinden kısaca bahsedecek olursak 2. Mahmut’un getirdiği yeniliklerle birlikte Sadrazam bir başbakan görevinde olup ordudan sorumlu olan kişi olmuştur. Ordunun fiilen başkumandanları olan serasker ve kaptanıderya ise bakan olarak kabinede yer alabilmektedir.Kısmen devletin yönetimi Padişah'ın denetiminde olarak bu kabineye bırakılıyordu. Bürokrasi böyle bir ortamda güçlenirken içerde ve dışarda Osmanlı Devleti’nin aleyhine çalışan kişiler cihan devletinin yeniden güçlenmesini engellemek amacıyla Padişah'ın bu otorite boşluğundan oldukça yararlanmışlardır. Sadrazam Ali Paşa’nın ölümünden sonraki süreçte ise yerine atanan kişilerin kötü niyetli emelleri darbeye giden süreci hızlandırmıştır. 11 sene içerisinde 24 hükümetin değişmiş olması da bu siyasi iktidarsızlığa kanıt olarak gösterilebilir. Osmanlı’nın devlet bütçesindeki 5 milyon altın açığının olması, dış borçlarının zorla ödeniyor olması Sultan Abdülaziz’in yanlış bir karar almasına sebep olmuş ve kendi halkını da zarara uğratmıştır. Borç faizlerinin tek taraflı yarı yarıya indirilmesiyle Sultan Abdülaziz dahi 3 milyon altın zarara uğramıştır.
Osmanlı’da bulunan bir diğer sorun ise iç karışıklıklar ve isyanlardı. Bir de Mısır sorunu vardır. Sultan Abdülaziz her ne kadar Mısır’a ayak basarak merkezi otoriteyle Mısır’ın arasını kuvvetlendirmeye çalışsa da daha sonrasında Mısır’da yönetimin babadan oğula geçmesi durumu ve Mısır Valilerine “hidiv” unvanı verilmesi Osmanlı’da otoritenin sarsılmasına neden olmuştur.
Sultan Abdülaziz aleyhinde hareket eden bir diğer grup ise Jön Türkler’dir. Sadrazam Ali Paşa’nın yönetimine duydukları nefret onları bir araya getirmiştir. Hürriyeti esas alarak yönetimde söz sahibi olmak istiyor ve bu amaçla Meşrutiyet’in ilan edilmesi için mücadele veriyorlardı. Bu gaye ile 5. Murat’ın tahta çıkması için çalışmışlardır. Bu örgütte Namık Kemal, Ziya Paşa, Suavi gibi tanınmış kişiler de yer alıyordu. Bu örgütün üyeleri Avrupa’dan destek görmüşlerdir. Bu nedenle masonik bir yapıda oldukları ve Avrupa’dan maddi açıdan destek gördükleri aşikârdır. Osmanlı’nın belirli paşaları da bu oluşumu desteklemişlerdir.
Osmanlı’da birçok etnik yapıdan insan vardı. Meşrutiyet sistemini diğer ülkelerin desteklemesinde ana sebep işte bu etnik yapının isyan edecek olmasıdır. Çünkü azınlığın çoğunluk gibi temsil edilmesine olanak vermektedir. Bu devletler zamanında sömürge yaptıkları ülkelerde meşrutiyeti değil otoriter bir yapıda yönetimi benimsemişler fakat Meşrutiyet'in Osmanlı’da bölünmeye yol açacağını düşünerek o dönemin aydınlarını bu amaçla desteklemişlerdir.
Hüseyin Avni Paşa

Darbeye giden süreçte ise önünde tek engel olarak gördükleri Sadrazam Mahmut Nedim Paşa’nın azledilmesi için medrese talebelerini bir şekilde ayaklandıran ve emellerine ulaşan darbeciler Padişah’ın etrafını sarmış ve kabinede yerlerini almışlardır.
Peki, kimdir bu insanlar?
Sultan Abdülaziz hakkında yalan bir fetva vererek onun tahtan indirilmesinde önemli rol oynayacak Şeyhülislam Hayrullah Efendi, devlette çeşitli görevlerde yer alırken aynı zamanda bir kadın efendiye sarkıntılık ettiği ve cezalandırıldığı için geçmişten beri Sultan’a kin tutan Serasker Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Rüştü Paşa ve Jön Türkleri destekleyen Devlet Nazırı Midhat Paşa. İşte bu dört paşa kabinede yer aldıktan tam 18 gün sonra Sultan Abdülaziz’i daha uykusunda iken 5. Murat için atılan top atışlarıyla uyandıracak ve hain emellerine ulaşacaklardır.
5. Murat 30 Mayıs 1876 tarihinde tahta geçmeden önce darbenin amacına ulaşamadığı korkusuyla aklının bir kısmını yitirecektir. O tahtına oturduğu sıralarda ise Abdülaziz ve ailesi Dolmabahçe sarayından alınarak kayıklara bindirilmiş ve Topkapı Sarayı’na getirilmişlerdir. Abdülaziz bir suikasta kurban gideceği düşüncesiyle 5. Murat’a mektup yazmış ve bu sayede Feriye Sarayı’na nakledilmişlerdir. Abdülaziz nakledildikten iki gün sonra bir acı olay daha gerçekleşir. O gün Abdülaziz sabah namazını kılmak için abdest almıştır. Daha sonrasında sakalını düzeltmek için ise bir ayna ile makas istemiştir. Belki de hiçbir annenin karşılaşmaması gereken o tablo Valide Sultan’ın gözlerinde belirecektir. Oğlunun iki bileğinden de kanlar fışkırmaktadır. Ve Abdülaziz o anlarda son nefesini vermektedir.
Daha sonrasında olay yerine gelen Hüseyin Avni Paşa alelacele istediği şekilde ölüm raporunu doktorlara imzalatır. Rapora imza atmayan doktorların ise Paşa'nın talimatıyla rütbeleri sökülecektir. 2. Abdülhamid döneminde ise Sultan Abdülaziz’i katleden kişiler yıldız mahkemesinde yargılanarak cezalandırılmıştır.
Tahtan indirildikten sonra reva görülen...

Aslında hepimizin merak ettiği Sultan Abdülaziz’in cinayetinde başrol oynayan paşalara ne olduğudur. Bu durumu şu şekilde özetleyelim:
Ulus Baker bir konuşmasında iyi ve kötü kavramlarından bahsederken şuna benzer bir şey anlatıyordu. Bir adam karısını öldürdüğünde bu kötü bir şeydir ama onun gözleri önünde ölen annesinin katili olan babasını öldürmek çocuk açısından iyi bir şeydir. Aslında ikisi de cinayettir.
Peki, biz hangisinin ölümüne üzülürüz?
Benim bu hikâyede en çok üzüldüğüm kişilerden bir diğeri ise Sultan Abdülaziz’in eşi olan Neş’erek kadın efendinin bu olaydan bir hafta sonra rahatsızlanarak vefat etmesi olmuştur. Benim gibi üzülen ve bu olaylara şahit olan bir diğer isim ise kadın efendinin kardeşi olan Çerkez Hasan’dır. O tüm bu olanlara karşı bir gün kafasında plan yapmış ve Mithad Paşa’nın konağına baskın düzenlemiştir. Baskın sırasında evde 13 kişi bulunmaktadır. Bunların içinde Hüseyin Avni Paşa, Raşid Paşa gibi isimleri öldürmüş ve 10 kişiyi de yaralamıştır. Elbette cinayet bu dünyadaki en büyük kötülüklerden biridir. Fakat anlamanızı istediğim şey Avni Paşa’nın ölümüyle Sultan Abdülaziz’in öldürülme vakasına bakış açımızın bir olmadığıdır. Çerkez Hasan’ında bu bakış açısına sahip olduğunu düşünüyorum.
Sultan Abdülaziz’den sonra ise 5. Murat uzun süre tahta kalamamış ve Hamid efendi tahta geçmiştir. Sultan Abdülaziz ise bu döneme geçilmeden önce varlığını sürdürmüş, Sultan Abdülhamid’in ders çıkarmasına vesile olmuş bir padişahtır.
Güzel Bir yazı olmu tarihi anlatan blogları gerçekten seviyorum
Tarihimizi anlattığı için güzel bir yazı olmuş bilgilendirici gerçekten
bu web siteyi yeni keşfettim çok iyi ve konularıda müthiş kesinlikle tavsiye ederim
Bu sorunun cevabini ne zamandir ariyordum sonunda buldum siteniz mukemmel
Tarihe olan ilgimden dolayı çok beğendim okumadan geçmeyin arkadaşlar
Çok güzel tarihi bilgiler içeren bir yazı