Sorun İktidar / Muhalefet Sorunu Değil, Sistem Sorunu

On sekiz yıllık AKP iktidarı eriyerek gitmeye yüz tutarken ülke tarihinin en büyük proje partisinin bırakacağı enkazdan sonra ülkemizi ne bekliyor.16 dakika


88

Ülke olarak artık on sekiz yıllık bir AKP iktidarının sonuna yaklaşıyoruz. On sekiz yıllık iktidar çöküş dönemine girdi. Çöküşten kurtulmanın hiçbir alternatifi artık görünmüyor. 15 Temmuz sonrası gelişen süreçte OHAL'in devreye girmesi ülkeyi adeta buna dayalı KHK'larla yönetme arzusu sarmalı partili cumhurbaşkanlığı sistemi derken Türkiye yeni kabustan çıkmaya hazırlanıyor.
24 Haziran 2018 seçimleri öncesi AKP genel başkanının sürekli "mental yorgunluktan" bahsetmesi buna dem vurması aslında buna dayalı değildi, daha önce bu döneme denk gelen bir yazımda bunun "mental yorgunluğu olmadığı iktidar partisinin sadece, parti içindeki fetö/pdy yapılanmasıyla başa çıkamadığı için aslında mental yorgunluğu bahane ederek tabanına yalan söylediğini ifade etmiştim." Mental yorgunluk aslında 2020 Mart ayı başladı/-lar.  Bu mental yorgunluk krizine partiden kopmuş bir cumhurbaşkanı, bir dış işleri bakanı, bir başbakanın da eklenmesiyle, partiler kurmasıyla harmanlandı, üstüne pandemi süreci ve ekonomik değerlerin alt üst olması da ilave olunca ortaya atılan her algı operasyonu söylemleri de toplumda karşılığını bulmadı. Kısacası en dip mental yorgunluk Mart ayında başladı ve de dibin pikini görmek üzere hızlı bir şekilde hız almadan devam ediyor. İktidar ben gidiyorum, gitmek için can sipare çalışıyorum demekten yakınmayacak neredeyse, peki iktidar giderse ne olacak ? Şu olacak arkadaşlar geriye bırakılmış yirmi yıllık bir enkaz ve bu enkazın altında kalan yeni bir iktidar en önemlisi ekonomisi şok yaşamış ne olduğunu şaşırmış bir millet göreceğiz. Ülkemizdeki sorunun gerçek anlamda iktidar olmakla çözüleceğini zanneden bir kitle var. Maalesef sorunumuz bu değil. Gerçek sorunumuz sistem sorunudur. AKP iktidarı gittikten sonra yeni iktidarı bekleyen sistem sorunu içindeki sorunun gelişimleri ve çözümüyle ilgili birçok şeye gebe kalacağımız kuşkusuzdur. Neoliberal politikalar sonucu ülkenin dört bir tarafını uluslararası şirketler tarafından kuşattırılmış tarımı yok edilmiş ki, tarım üretiminde geride kalan ithalatı ihracattan daha fazla olan üretemeyen toplumlar uluslararası şirketler tarafından esir alınmıştır. Bunun yanında enerji kaynakları ve iletişim hatları içeride kuşatma yapan uluslararası şirketlerin yerli ortaklarına iktidar tarafından peşkeş çekilmiş olması gibi birçok şeyle yüz yüze bir durumla karşı karşıya kalacağıdır. Sistem içindeki sorunların üretim ilişkisi içerisinde yer alan tarım başta olmak üzere ekonomi, işsizlik, eğitim, enerji gibi sorunlar sistemin bize dayattığı sorunlardır. Üretmeyen bir toplumun sürekli tüketen bir toplum haline gelmesi, emeğin sermaye tarafından hunharca sömürülmesi şükürcü bir toplum yaratılarak biat kültürünü oturtulması laikliğin ayaklar altına alınması, adaletin kuvvetler ayrılığının dışına çıkıp yeni sisteme kurban edilmesi gibi yığınca sorunu içinde barından sistemi yeni gelen iktidar nasıl bir çözüm süreci inşa eder bilemiyoruz. Şu an tek bildiğimiz şey iktidarın partili cumhurbaşkanı sistemiyle bu işi götüremediği ve muhalefet güçlerinin bir an önce demokratik bir anlayışla parlamenter sisteme geri dönüşü sağlamak olduğudur. İktidarın seçim kanunun ile gizliden gizliye formüle etmeye çalıştığı yeni seçim yasası bugünler de her an önümüze düşebilir. Bu yasanın yeni bir tartışma ortamını beraberinde getireceği aşikar fakat aynı tartışmalar erken seçimin önünün açılmasına/hızlamasına da vesile olacaktır.
Tam bu noktada ana muhalefet partisinin son kurultayında "dostlarımızla iktidar olacağız" iddiasının perçinlenerek ikinci yüzyıla çağrı beyannamesinin altını sıkıca doldurularak ilerlemesi gereken bir CHP var. AKP iktidarının bu hengameden çıkamayacak gibi görünüyor. Sürece dış ilişkiler Suriye, Irak ve Ortadoğu ile beraber Rusya ve ABD'yi katar isek şayet dengelerin yeniden kurulacağı yeni bir iktidarla başbaşa kalacağız. AKP iktidarından geriye yeni iktidara tek bir miras kalacak "Sistem Sorunu" o gün geldiğinde hepimiz göreceğiz ki sorun sadece "a,b,c" gitsin "d,e,f" gelsin değilmiş olacak. Çünkü sorun partiler için hep iktidar sorunu olmuştur. Türkiye'nin hiç bir iktidar döneminde uzun vadeli politikası olmamıştır. Bunun başarabilen sadece küllerinden yeni bir devlet kuran Mustafa Kemal Atatürk'tür. 

Onun içindir ki giden iktidarı aratmayacak gerçekte sorunun "sistem sorunu" olduğunun ciddiyetine varmış samimi bir şekilde bu sorunu ortadan kaldırabileceğine inanan yeni bir iktidarı umarım karşımızda görebiliriz. Sistem çarklısı iktidarla beraber toplumumuzu sürekli öğütüyor. Sürekli sorunlar üzerine sorun yaratıyor yığınlar artık dağ oldu, DNA'sı değiştirilen bir anayasa hukuk sistemi ezen, sömüren faşizan bir anlayış bu enkazın altında da sürekli hor görülen gençler, sömürülen işçiler, yok edilen emekçiler, tasfiye edilen memurlar, geleceği olmayan öğrenciler, tecavüz edilen kadınlar, katledilen çocuklar, ne ile suçlandığını bilmeyen tutuklu gazeteciler, keyfe keder tutuklu siyasetçiler kısacası biz hepimiz sistem tarafından öğütülerek yok ediliyoruz…..

23 Haziran İstanbul seçimleriyle başlayan bahar havasının yaşanacak son gelişmelerle yaza dönüşmesi artık en büyük arzumuz olmalı buna göre de yılmadan umutla tüm muhalif bileşenlerinin ortak noktada tek kaygılarının Türkiye Cumhuriyeti devleti olması gerektiğini önümüzdeki günleride bu nesnel gerçeklere göre şekillendirecek bir çözüm üzerinde ortaklaşmalıdırlar.
Yıkılması gereken iki kaleden biri AKP diğeri ise SİSTEM…
Yarınlarımızın temelini artık sağlam bir zemine oturtmanın vakti geldi de geçiyor.
Umutla kalın… Sevgiyle kalın… Mücadeleyle kalın….

[zombify_post]


Beğendin mi? Arkadaşlarınla paylaş!

88
Gökan Özgür Zırhlı<span class="bp-verified-badge"></span>

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir