Ümit Stefan… Her şey bittiği dediğin şu dünyada tekrardan doğmak gibi…
Biri var dostum. O, bütün duygusuzlara savaş açmış gibi. Sanki bu dünyada ona bir misyon yüklemişler de o, bunu bütün insanlara yaymak için ışığını gece gündüz demeden, yorulmadan saçıyor gibi…
Yüklenilen misyon içtenlik ve samimi duygular Stefan! Sen de şaşırdın değil mi dostum! Biz genellikle katranlanmış, basit, duygusuz vs. kötü olarak ifade edeceğimiz bütün duyguları taşıyan insanlara denk geldiğimiz için bu kadar şaşırıyoruz. Şu güzel dünyanın basit insanları! Her sabah evinden çıkarken akşam yemeğinden başka bir şey düşünmeyen, sohbet ederken sadece kendi konuştuğunu dinleyen, sevdiklerine kalpten değer vermek yerine bel altı düşünceleriyle marifet zannettiği cinselliği aklının köşesinden bir an olsun çıkarmayan insanoğlu! Sana söylenecek çok fazla şey var!
Ama artık gerek yok…
Neden biliyor musun Stefan? Çünkü her zaman inandığım o düşüncemi savunacak bir kişi buldum. O kişi insanlığın nezdimde insan olduğunu kanıtlayan en büyük özelliğini taşıyor. Değer veriyor!
Neyse ki şu aptal insanlar gibi "Sevgili misiniz?" demiyorsun Stefan. İşte seni bu yüzden bile seviyorum dostum…
İnsanlar, bir marifetmiş gibi etrafındakilere göstermelik ilişkilerinin adını sevgili koymazlarsa yaşayamıyorlar. Nasıl ki bir insan susuz, yemeksiz yaşayamıyorsa; onlar da birbirlerini hiç tanımasalar da birbirlerine zulmetseler de sadece adları sevgili kalması yettiği için seni, beni ve onu anlamıyorlar…
Kısıtlanmak ve özgürlük Stefan… İşte insanlığın iki büyük kutbu. Bu iki kutbun en belirgin özelliği özgürlüğe inananların sayısının sadece 2 kişi olması. Bu iki kişi yabancı değiller. Ben ve o…Tüm mesele buydu Stefan, evet buydu! Sadece kalpten bir insana inanmaktı. Adına kardeşlik de diyebilirsin veyahut ahbaplık da, hiç önemli değil! Koşulsuz değer vermek, sevmek, sevilmek, nankör olmamak, onunla her pencereden bakabilmek… İşte önemli olanlar bunlardı dostum…
İsim koymak nedir ki? O insanı sadece bir kalıba sokmak, ona sadece bir pencereden bakmak demektir. Oysa o insana birçok pencereden bakabilmek, onu hayatın her yerine koyabilmek, işte aslolan budur dostum! Örneğin bir pazarda alışverişi beraber yapabilmek ya da bir inşaatı hiç sebepsiz beraber izlemek… Aklına gelebilecek ne saçmalık varsa onu yapabildiğin kişi değerlidir Stefan… Sadece bir kalıba soktuğun kişi değil…
İşte bu yüzden insanoğluna ver yansın etmeyi bıraktım dostum. Artık sadece onlara uzaktan acıyarak bakıyorum. Sokakta giderken veyahut evime dönerken gördüğüm çoğu kişiyi istemsizce üzülerek izliyorum çünkü samimi duyguları bırakıp sahte bir hayatı yaşıyorlar. Bu yüzden sadece onunla vakit geçirmek hayatı tam olarak anlamamı sağlıyor…
Artık biraz daha bağlıyım şu hayata, hatta olduğum yere. Bu duygularım sonlu mu sonsuz mu bilemem, hiç de düşünmüyorum. Sadece yaşıyorum Stefan. Bu fırsat bir daha ele ne zaman geçer? O yüzden bırak da tadını çıkarıyım dostum! Bana her zaman olduğu gibi zaman göstersin düşüncelerimin doğruluğunu. O bilir, bir yanılsamanın içinde miyim, yoksa her şey sonsuza dek sürecek bir gerçeklikle mi devam edecek?
Zaman… Beni daima şaşırtan en ilginç mefhum…
0 Yorum