Satranç, devlet veya saray oyunudur: Çin İmparatoru satranç oynardı. Satranç taşları kodlanmıştır; hareketlerinin, durumlarının ve çarpışmalarının kaynaklandığı iç doğaları ve mündemiç nitelikleri vardır. Kendilerine has vasıflara sahiptirler; bir kale, kale, bir piyon, piyon, bir vezir, vezir olarak kalır. Her biri rölatif güçle donanmış ifade öznesi gibidir, ve bu rölatif güçler satranç oyuncusunun kendisinin veya oyunun iç formlarının ifadesinde birleşir.
Aksine, Go taşları küçük, yassı taneler, basit aritmetik birimlerdir, ve yalnızca anonim, kolektif veya üçüncü şahıs fonksiyonu görürler: ‘o’ hamle yaptı. ‘O’ bir adam, bir kadın, bir pire, ve bir fil olabilir. Go taşları, mündemiç nitelikleri olmayan, yalnızca durumları olan, özneleşmemiş toplama bir makinenin unsurlarıdır. Dolayısıyla, ilişkiler iki durumda çok farklıdır. İç ortamlarında satranç taşları birbirleriyle ve hasımlarının taşlarıyla ikili-biricik (biunique) ilişkilerde bulunur: fonksiyonları yapısaldır. Öte yandan, bir Go taşı yalnızca dış ortama, veya araya girme yahut sınırlama, çevreleme, parçalama gibi durum fonksiyonlarını icra etmesine göre nebula veya takım yıldızlarıyla haricî ilişkilere sahiptir. Sırf kendi başına bir Go taşı bütün yıldız kümesini senkronik olarak harap edebilir; bir satranç taşı bunu yapamaz (veya ancak diyakronik olarak yapabilir). Satranç aslında bir savaştır, fakat cephesi, artçı güçleri, ve çarpışmalarıyla kurumlaşmış, düzenlenmiş, kodlanmış bir savaştır. Fakat Go’ya has savaş ise, çarpışma çizgileri olmayan, ne artçı güçleri ne de cephesi olan, hatta çarpışmaları olmayan bir savaştır: satranç semiyolojiyken, Go pür stratejidir.
Nihayet, ikisinin mekânları aynı değildir: satrançta söz konusu olan kapalı mekânın kendisini dağıtmak, yani bir noktadan diğerine gitmek, en az taşla en fazla kareyi elinde tutmaktır. Go’da ise, açık bir mekâna yayılmak, mekânı tutmak ve herhangi bir noktadan başkasına aniden sıçrama imkânını sürdürmek söz konusudur: hareket bir noktadan ötekine değildir, fakat hedef veya gidilecek yer, kalkış veya varış olmaksızın ebedî hal alır.
Satrancın ‘çizgili’ mekânına karşı Go’nun ‘düz’ mekânı. Satrancın devletine karşı, Go’nun nomos’u; polise karşı nomos. Farklılık satrancın mekânı kodlaması ve kodunu çözmesidir.
Halbuki Go başka türlü hareket ederek mekânı yurt kılar (territorializing) ve yersizyurtsuzlaştırır (de territorializing): mekânda bir yurttan dışarısını oluşturmak ister, komşu bir yeryurt daha kurarak bu yeriyurdu sağlamlaştırmak amacı taşır.
Go ustası Düşmanının yeriniyurdunu içeriden dağıtıp, onu yersizyurtsuzlaştırmak, başka yere giderek, kendini yadsıyarak, kendi kendini yersizyurtsuzlaştırmak arzusunu barındırır. Başka bir adalet, başka bir hamle, başka bir zaman-mekân hayali kurar.
0 Yorum