Sanat Şiddeti Yenebilir Mi?
Hymen adlı yazım için tıklayın…
Diğer Dünya içeriklerine ulaşmak için tıklayın…
Sosyal medya hesaplarımdan yahut kendi arkadaşlarıma özelden bi suredir sorduğum bir soruyu artık siz sevgili okurlarıma sunmak istedim. Bu soruyu sorduğumda birçok farklı cevap ile karşılaştım. İlki şöyleydi sanat ile uğraşan kişi şiddeti ne bilsin oldu. Aslında bakılınca hoş bir cevap fakat o cevaba karşılık hemen bir alıntı geldi ve o da şöyleydi; o zaman neden sanatçılarda şiddet olayları gündeme geliyor. Hadi buyrun buradan cevap verin. Ne diyebilirsiniz ki ? Açıkçası ben bir cevap bulamadım. Şiddetin cinsiyetle bir ilgisi olduğuna inanmıyorum ama yetiştirilemeyen ebeveynlerle, aile içi çatışmalara maruz kalan çocuklarla ve kişinin tabi ki karakteriyle ilgisi olduğuna kesinlikle inanıyorum. Şiddet konusunun eğitimi ilk olarak ailede verilmeye başlar. Ve biz nasıl yetiştirirsek öyle gider. Çocuklarımız pişmemiş birer hamurdur; ebeveynler yani asıl sözüm onlara. Sizler nasıl şekil verirseniz hamurunuz öyle şekil alır. Çocuklarınızı eğitmek, onlara nasıl davranması gerektiğini göstermek sizlerin elinde. En büyük hatalardan birisi çocuklarımızı eğitirken onların cinsiyetine göre ayrım yapılmasıdır. Kız ve erkek çocuğu eşit şekilde eğitim görmeli, aileden eşit şekilde geri dönüş almalıdır. Çocuklarınıza kesinlikle yapmamanız gerekenlerden biri onların gözü önünde kavga, tartışma gibi onları olumsuz yönde etkileyecek davranışların yapılmamasıdır. Çünkü onları hangi yöne doğru yetiştirirsek o yolda devam ederler. Demem o ki bu işin çözümü aslında çekirdekten geliyor. Çocuklarımızı sanata, bilime yönlendirirsek, onlarla bir şeyleri konuşarak çözmeye çalışırsak işte o zaman sanat şiddeti yenebilir. Çocuklarımızın da birer birey olduklarını lütfen unutmayalım. Zamanı geldiğinde reddedilebileceklerini, canlarının yanabileceğini önce ebeveynlerin kabul etmesi gerekir. Canlı varlıklarız; mutluluk, heyecan nasıl bir duyguysa acı çekmekte bir duygudur. Hatta denir ki asıl başkasının acısını çekebiliyorsan sen insansın diye. Ama son zamanlarda durum hiç de öyle değil. Bizden olan acı çekmesin diye başkalarının canını yakmaya başladık. Yeter ki senin çocuğun üzülmesin ama başka anne baba acı çeksin gibi algılar oluşmaya başladı. Ufak bir hatırlatma böyle düşünenler için hiçbir beden, ruh ya da karakter adına siz ne derseniz acı çekmeden olgunlaşamaz. Bırakın acı çeksin, çeksin ki gerçek olanın farkına varabilsin. Bir şeyi kaybetmeden değerini anlayamazsınız. Çocuklarınız acı çektiği zaman karşı tarafa savaşa gitmeyin, onları yanlış yönlendirmeyin. Kimse kimsenin malı değil yahut sahibi de değil bu tarz olayların aslında çok gerçek olduğunu acı çekse dahi bunun geçeceğini öğretin onlara. Yola bunları öğreterek başlarsak eğer zarif hanımefendiler, beyefendiler yetiştirmiş oluruz. Bu kadar zarif bir insan yetiştirmeyi başardığınız takdirde zaten kendiliğinden sanata yöneleceklerdir. Bu olayda en önemli nokta çekirdekten sağlam karakterler yetiştirmektir. Bu kısmı nebze çözebildiysek eğer gelelim diğer kısıma. Beni hali hazırda yetişmiş bir sürü insan var. Onlara neler yapılmalı ? Biliyoruz ki içimizde şiddete eğilimli bir çok insan var. Asıl olan bu tip insanlara nasıl caydırıcı bir çözüm bulacağımız en önemli soru bu. Böyle karakterde birini en baştan eğitemeyiz ya da ona en baştan şekil vermek zor olur. Ne kadar zor olsa da buna bir yol bulunmalı. Toplumun kanayan yarası haline geldi bu durum. Daha bu yazıyı bitirmeden az önce sosyal medyadan bir caniliğe tanık oldum yani okudum. 5 yaşındaki bir çocuk babası ve babaannesiyle birlikte dişçiye gidiyor, dişçiden çıktıktan sonra kapının önünde gördükleri bir genç çocuğun kafasına muştayla vuruyor. Not düşüyorum aileyi tanımıyor, aileyle aralarında kesinlikle bir sorun, tartışma vs hiçbir şey olmuyor. Sadece sırf canı istediği için bir masumun canını tehlikeye sokuyor. Bu ülke daha ne kadar böyle olaylar görecek ki? Sırf canı istedi diye gencecik bir kızımızın kalbinden bıçaklandığını görmedik mi? Dolmuşta tek başına evine dönmeye çalışan kızımızın tecavüz edildikten sonra yakıldığını görmedik mi? Birilerinin canı istedi diye birilerini toprağa vermedik mi? Arkasında gözü yaşlı anneler, babalar kalmadı mı? Gözünü bile kırpmadan bir cana kıyabilen caniyi nasıl yöneltelim sanata? Nasıl vazgeçirelim bunları? Nasıl biliyor musunuz? Burada laf bana değil devlete ve yaptırımlarına düşüyor. Ortada bir cinayet var savcılık zanlıyı salıveriyor, sonra sosyal medyada tepkiler oluşuyor hop savcılık tutuklama kararı çıkartıyor. Peki soruyorum sizlere sosyal medya olmasaydı ne olcaktı? Halk tepki göstermese hepimiz birer koyun gibi sessiz kalıp boyun eğsek ne olacak? Bu karaktersizler ortalıkta mı dolaşacak? Yaşama hakkı bizim en temel haklarımızdan fakat elimizde tutmak için mücadele veriyoruz. Her an nereden ne geleceğini bilmeden yaşama tutunmaya çalışıyoruz ve bunu yaparken densizin biri sizi canı istediği için öldürebilir. Eğer olay esnasında video, fotoğraf çekerseniz sorun yok ama ölen kişiye yardım etmeye kalkarsanız bu ülkede suçlu bile sayılabilirsiniz. Yardım eden suçlu, suça teşebbüs eden ortalıkta yani serbest kalabilir. (bkz: kadir şeker) maalesef adaletimizin insanları var ama insanlığı yok. İnsanlığın olmadığı yerde şiddeti önlemeye çalışıyoruz. Bazen bütün umutlarım tükeniyor, hiçbir şey yapmak istemiyorum sonra kalkıp diyorum ki bu ülke zaten elinde yapma fırsatı varken yapmayanlarla dolu ben onlardan olmayacağım diyorum. Ben susmayacağım, oturmayacağım başarısız olacağımı bilsem dahi bu konu üzerinde çalışmaya devam edeceğim. Elbet bir gün birilerine yazdıklarım dokunacak biliyorum, birilerinin fikirlerini değiştirecek biliyorum ve ben o gün bu dünyaya bir iz bırakmış olacağım. Tüm bunlar yaşanana dek ben mücadele edeceğim. Her zaman zarif ruhlu insanların yanında yer alıp şiddeti yenmek için savaş vereceğim. Şimdi bu yazıyı okuyan herkesten bir isteğim var ben sanat şiddeti nasıl yenebilir sorusuna cevap ararken sizlerden de bir çözüm önerisi bekliyorum. Yorumlarınızı çekinmeden yazınız.
[zombify_post]
0 Yorum