Nepal‘de Bir Gün

7 dakika


52

Sırtımda liseden kalma çantam, 

Katmandu'nun tozuna bulandığım o gün, hiç gelişmesine izin verilmemiş bir ülkenin tozunun içinde, yerlere tükürme adeti meşhur insanları izliyordum. 

Ucuz ipeklerin satıldığı kalabalık sokaklardan, tapınakların olduğu meydana gittim. 

İran’da telefonum çalınmıştı ve Katmandu kesinlikle, İran’dan çok daha güzel geliyordu gözüme. Budizm’i sevmiştim. Dışı pis, içi temiz bir sokak çocuğu gibi. 

İran’da çocukluğumdan beri öğretilen dinimin, içi kirlenmiş, dışı tertemiz halini gördüğümden böyle hissetmiştim.

Ayakkabısız girilen tapınakları açıktı.

Bir mabed olduğunu bilmek, insanların en aciz anlarını bıraktıkları her mabed gibi bir mabed…

İnsanlar, biz, biz de her an içimizde aciziyetlermizle birer mabed değil miydik aslında? 

Girip oturdum içeriye, hangi mezhebin, hangi yolun tapınağıydı bilmeden, gözlerimi kapadım ve öylece oturdum.

Katmandu'nun tozu yoktu, satılan çocuklar yoktu, depremden henüz yıkılmamıştı…

Bir DÜM sesi geldi uzaktan kulağıma. Açmadım gözlerimi… O an benimdi… Bir davul sesi ya da içeri girip koşturmaya başlayanın ayak sesleri… 

Umrumda değildi… Sesler, birer derinleşme ziliydi. Onlar, beni düşünmekten alan o derinliğe yavaş yavaş çekiyordu.

Yoktu! 

Hiçbir şey, yoktu.

Ve artık “yok “ ile bir bütünlüğüm vardı…

Sonra bir an gözlerim açıldı, etrafı izledim, büyük Buddha heykelinin o müthiş sanatsal ayrıntılarını ve diğer tüm süslemeleri…

Yavaş yavaş doğruldum.

Dışarı çıktım. Meydan binaların avlu yaptığı ortada tek kocaman bir ağacın olduğu dükkanlar içeren bir meydandı. 

Bir dükkanda minyatüre benzer bir resim ustası çırağıyla çalışıyordu.

Ayrıntılarında boğulacaktım. 

Durdum.

Bir Ocak buldum.

Pembe bir çay içtim.

Sonra müzik sesleri gelmeye başladı.

Davul, gitar, bas.

Kocaman bir fare geçti önümden. 

Yolda bunların hiçbiri sürpriz gelmiyordu …

Hiç gelmiyordu.

Stüdyo inanılmazdı. Daracık, havasız… 

Zillerimi taktım. Ana davul patlamış, gitarlardan biri kırık…  Başladım! Aynı ritimden… Kaç set bilmiyorum… Kaç zaman… Onlara ses olmak istedim! 

Duam kabul olsun ve o azimlerine binlerce yeni müzik enstrümanı göndereyim… Hepsi çalsın.

Karanlık olmuştu.

Şehrin ortasında bulduğum nispeten güvenli ucuz hostelde. Sabaha karşı birkaç saat uyuyup yola devam edecektim. Yürüdüm, eğlence yerlerini, her yerde minik minik tapınakları geçtim. 

Sağdan soldan  renkli ışıklar odamı aydınlatıyordu, kapımı kilitleyip, önüne sandalye dayadım. Attım kendimi yatağa. Zillerimi kalbimin üzerine koyup bir ses olmayı istedim.

[zombify_post]


Beğendin mi? Arkadaşlarınla paylaş!

52
N.söz Uçar<span class="bp-verified-badge"></span>

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir