Lübnan farklı etnik gruplardan oluşan ülkelerden biri. Ülkede Hristiyan, Şii, Dürzi ve Sünniler mevcut. Fransız mandasından bu yana yönetimde her zaman Hristiyan bir lider yer alıyor.
Yaşanan son olayın gölgesinde nedense bir şekilde İsrail sorumlu tutulsa da her iki tarafta patlamanın İsrail ile bir alakası olmadığını belirtti. Çeşitli çevrelerdeyse bir takım dedikodular hâla dolanmakta. Şehirde patlamadan sonra tansiyon ciddi oranda yükseldi. Şiddetli gösteriler birbirini izliyor ve bazı kurumlar halk tarafından ele geçirilmiş durumda. Bu iç karışıklık büyük oranda ABD’nin işine yarayacak.
Lübnan ülkemizde sanıldığı gibi topraklarında petrol barındırmıyor lakin kıyısı olan Akdeniz’de petrol var. Tarih boyunca farklı sebeplerden bile olsa çok kere işgal edilen Lübnan, zamanla bu işgallerle de şekillenmiş. Haçlı işgali sonrası bölgede kalan Hristiyan askerler burada yaşamaya ve çoğalmaya devam etmiş. Lübnanın ezilen tarafı ise Şiiler olmuş. Sadece basit işçiler olarak görülen Şiiler eğitim ve gelişim adına hiçbir destek görmemişlerdir.
İran bir gün Şiilerin gelişmesi gerektiğini düşünüp, Şiilere çeşitli yardımlar sağlamış ve üniversite, hastane gibi kurumlar kurmuştur. Daha sonrasında ise Hizbullah’ın gelişmesi ile Şiilerin kaderleri değişmiştir.
Hizbullah bölgedeki Şiilerin hem kendilerinin hemde haklarının savunucusu konumunda. Şehir hayatında bile etkin şekilde rol alan Hizbullah askerleri Lübnan politikasında da çok büyük yer kaplıyor. Aynı zamanda Lübnan ordusundan daha büyük bir orduya sahip. Geçmiş yıllarda İsrailli bizzat Lübnan’dan çıkarmışlardır. Yaşanılan salgın sürecinde ise hükümetten çok daha etkin bir rol oynamışlardır.
ABD ise konuya tam olarak burada dahil oluyor. Hizbullah ordusu artık gerçekten büyük güç kazanmış ve askeri donanım olarakta sağlam ekipmanlara sahip. Bölgede İsrail için tehdit oluşturmaya başladıkları düşünülüyor. Ancak ABD şu an Ortadoğu ile değil Çin ile mücadeleye girişmiş durumda. Kendisi için tehdit olarak gördüğü Çin ekonomisini çökertmeye çalışıyor. Bu yüzden de bölge ile Fransa’nın ilgilenmesini istedi. Macron yakın zamanda eskiden iç karışıklık sırasında Fransa’ya kaçmış Hristiyan lider Michel Aoun ile görüştü. Ancak Aoun artık herhangi bir çıkar gözetmediği Fransa’nın değil İran ve Suriye’nin yanında. Bu gören Macron’nun sert dili ise çatışmaları tetikledi.
Lübnan ekonomisi şu an bir uçuruma doğru sürükleniyor. Maaşı ödenmeyen doktorlar ve üniversiteler çok zor durumda. Halk da artık bu durumdan ciddi oranda rahatsız. Geçtiğimiz günlerde başlayan ayaklanmalar şiddetini arttırsa da esasen güçlü karışıklıklara yol açmayacak gibi; çünkü bölgede hâla ne Hizbullah, ne Lübnan ordusu, ne de Dürziler var. Ancak ABD bu bu çatışmaları ciddi bir ayaklanma gibi gösterip buradan çıkar elde etme peşinde.
Daha önce İsrail ekonomisini tehdit eden Lübnan yerle bir edilmiş ve tehdit ile savuşturulmuştur. Yeni ve benzer politikalarla Hizbullah tehdidi de ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.
ABD’nin sahada olmaması ve Fransa’nın tehditlerinden sonra Türkiye, Lübnan’a destek vermeye başladı. Çünkü farkında olunduğu üzere Ortadoğu Türkiye ve dünya için büyük önem arz etmekte.!
0 Yorum