Nazım, Van Gogh ve Kahtalı Mıçe
Divan Edebiyatı Kadın Şairi adlı yazım için tıklayın…
Diğer Edebiyat içeriklerine ulaşmak için tıklayın…
Nazım Hikmet, Vincent Van Gogh ve ben. Oturmuş pencereden dışarıyı izlemeye çalıştık. Önce betonlaşmış duvarlar, ardında betonlaşmış yüzler ve betonlaşmış duyguları gözlemledik. Fırçaların, kalemin ve sesin etkisini test etmeye başladık. Nazım Bey şu dizeleri kaleme aldı;
pencereler
kırk evin penceresi odama girdi
ben oturdum birinin içine
sarkıttım ayaklarımı bulutlara
bahtiyarım
diyebilirdim belki
O sırada Van Gogh Bey de ”Yıldızlı Gece” tablosuna fırsaçıyla son dokunuşunu gerçekleştirdi.
Sıra bana gelmişti. Nazım Bey ve Van Gogh Bey dönmüş bana bakıyorlar. Acaba ben ne yapacaktım. Yoksa ben, zihnimde canlanan duyguları güzel bir şarkıyla mı betimleyecektim. Derin bir iç çektim ve başladım:
Akşama geleceğim akşama geleceğim
Zalim anan evde mi?
Tavukları pişirmişem
Anamı da komşuya göndermişem
derken Nazım Bey aniden Piraye’nin adını saatine kazıması için saatçiye gitmesi gerektiğini söyledi. Van Gogh Bey ise kulağını kestiği için şükretmeye başladı. Çok beğenmiş olmalı…
0 Yorum