Maskeni Çıkar!
“Hayatınızın başrolü siz misiniz?”
‘Aklımızı Başımızdan Alan “Monofobi(a)”’ adlı yazım için tıklayın.
Diğer ‘Edebiyat‘ içeriklerine ulaşmak için tıklayın.
Kendimizi çoğu zaman, hayatımızın başrolünde değilmişiz gibi hissedebiliyoruz. Kendi benliğimizi oturtamadıysak, özgüvenimizin eksik olduğunu düşünüyorsak, bu gibi durumlarla sık sık karşılaşabiliyoruz.
Kendini var edebilen insanlar başkalarına benzemek istemezler; fakat var edemeyen, bir birey olamayan insanlar genelde başkalarına özenirler ve onlara benzemeye çalışırlar. Eğer başkalarına benzemeye çalışırsak sonuçlarında ne olacağını düşünebiliyor muyuz?
İlk olarak bu iş tamamen bir takıntı haline gelebilir, hayranlıktan çok, onun gibi olma düşüncesi sizi tamamen kendinizden uzaklaştırır. Yani karşımızdaki insana benzemeye çalışmak kendimizi unutmamıza ve artık ‘o kişi’ olmaya başlamamıza sebep oluyor. Kendimiz bitiyoruz ve artık kendi hayatımızın başrolü olamıyoruz, benliğimizden çıkıyoruz, artık yan rollerde bulunmaya başlıyoruz.
İkinci olarak ise korku; kendimiz olmaya cesaretimiz yok. Toplum baskısı, gelenek görenekler, aile, arkadaş ve daha birçok etki bizi kendimiz olmaktan uzaklaştırıyor. İçimizde o bastırılmış duygular bizim maske takmamıza sebep oluyor.
Geleneklerin ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz; gelenek sosyolojik ve dini boyutların sürekli olarak nesilden nesile aktarılmasıdır, ve insanların bu gelenek çerçevesinde varoluşudur. Bir toplumun kültürü, dini o toplumdaki bireylerin düşüncelerini hal ve hareketleri sınırlar. Bu durumda da insanlar o çerçeve üzerinde varolabilir ve kendini gerçekleştirebilirler. Gelenekler maddi olmayan her şeydir. Geleneklere karşı çıkmak birçok toplumda mümkün değildir. Biliyoruz ki bizi şekillendiren birçok nedenden biridir. Geleneklerimizin bize bahşettiği sınırdan uzaklaşmak için ya da geleneklerimize ait olmak istemezken aitmiş gibi yaptığımız için aslında maskelerimiz vardır.
Toplum baskısı, aile baskısı gibi durumlarda maske takmaya gerek duyuyoruz. Ne olursa olsun maskeleri çıkarmıyoruz. Aslında korkularımızın üzerine gidersek, sınırlarımızın dışına çıkarsak rol yapmamıza gerek kalmayacak ve maskelerimizi çıkarmış olacağız. Hayatımızın ipleri kendi elimizde olacak ve hayatımızın başrolü biz olacağız. Kendimizi kendimiz şekillendireceğiz ve belki de gelenek denen kavrama bile ihtiyacımız olmayacak.
Ne olursa olsun büyüdüğümüz toplumun kültür kalıntıları içerisinde kalmaya devam edeceğimiz çok net, ama kendimiz varolabilmek için bazı kavramlardan kendimizi soyutlamak gerekiyor, soyutlamak derken her şeye rest çekmek hiçbir kültür varlığını almamak değil aksine hepsini alıp kendi düşüncelerimiz ile birleştirip varolmaya çalışmaktan bahsediyorum.
Eğer korkularımızın üzerine gidersek ne başka bir bireye benzemeye çalışmak isteriz ne de maske takıp rol yapmamıza gerek kalır. Hayatımızın başrolü kendimiz oluruz, maskelerimizi indirirsek hayatı gerçek olarak yaşarız bir oyun gibi değil… Bu hayata bir kere geliyoruz ve maske takıp her şeyi planlayıp, bir oyunun içindeymiş gibi ilerlemektense; maskeyi çıkarıp tek başına varolmayı tercih etmeliyiz.
Kendinize dönüp bir sorun; hayatınızın başrolü siz misiniz?
0 Yorum