Konuşulmayanlar 2 – Yeni Dünya Düzeni.

Herkese merhaba. Bugün sizlere, komplo teorisyenlerinin 21 Aralık’ta gerçekleşmesini beklediği küresel çaplı bir elektrik kesintisinden bahsedeceğim. EMP (Electromagnetic Pulse ) diğer adı ile solar patlama olan bu bombaların kullanımı ile gerçekleşecek bu felakette bizleri neler bekleyecek gelin hep beraber inceleyelim. 

Başlamadan önce, önce komplo teorisyenliği nedir buna bakalım. Komplo teorisyenlerinin işi, amacı gözlerine esrarengiz ve tuhaf gelen, kamoyuna açık imgeleri yazıları resimleri, sanki ardında birşey varmış gibi irdelemek diyebiliriz. Son iki asırda ve özellikle de son 50 yıl ya da ona yakın bir zaman dilimi içinde, dünyanın her yerinden insanlar komplo teorisyenliğini benimsemişlerdir. Bir komploya gönderme yaptığımızda, sözlükteki tanımına uygun (bazı kötü niyetli ve karanlık karakterler tarafından kötü ya da zararlı bir şeyler yapmak üzere hazırlanan kurgu) gerçek ve eski tarz bir komployu kastetmekteyizdir.

Teorisyenlerin benimsediği üç cümle vardır:

• Hiçbir şey kazayla olmaz.
• Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
• Her şey birbirine bağlıdır.

Sizde bu üç cümleyi kuruyorsanız, sizde bir komplo teorisyeni olabilirsiniz içten içe. 

Şimdi gelelim asıl konumuza. İster inanın ister inanmayın, dünyayı yönetenler devletler, uluslar, sistemler değil. Sadece belirli aileler yönetiyor. Bu aileleri tanımadan önce, size bir konuşmayı aktaracağım:

“Dünya nüfusunun 1 milyar kişiye ulaşması yüz bin yıl aldı. Sonra 2 milyar kişiye ulaşması bir yüz bin yıl daha sürdü. Ve yalnızca, 1970’te iki katına çıktı. 4 milyar nüfus oldu. Ve şimdi 8 milyarız. 8 miyar.

Hayatın devamlılığını sağlayan şeyleri yok ediyoruz. Dünya üzerindeki her salgın hastalık nüfusun artmasına dayalıdır. Neden hiçbirşey yapmıyoruz? Ağaçları kesiyor, tüketiyor, atıyor, yok ediyoruz. Son 40 yılda Dünya’da ki hayvan türlerinin yarısı yok oldu. Ve hala kendi çevremize saldırmaya devam ediyoruz. Dersimizi almamız ve dikkat etmemiz için illa bir felaket mi gelmesi gerekiyor? Davranışları, hiçbirşey acı kadar değiştiremez. Belki acı, bizi kurtarabilir.” 

Şimdi yukarıda bahsettiğimiz bu aileler hangileri, isimlerini kısaca bir gözden geçirelim.

• Rockefeller
• Rothschild
• Morgan
• Baruch
• Windsor
• Murdoch
• Oppenheimer

Neden bu aileleri göz önünde bulunduruyoruz peki? Çünkü her birini araştırdığınızda, neleri yönettiklerini gördüğünüzde, sizde bana inanacaksınız. Gelin David Rockefeller’ın 2007’de yaptığı bir konuşmadan kısa bir kesit inceleyelim: 

“…aynı zamanda kısa sürede yükselen insan nüfusu 6 milyarı aştı. 2020 yılında bu rakam rahatlıkla 8 milyarı aşabilir. Nüfus artışının negatif etkisi tüm Dünya’da ki ekosistemi açık bir şekilde tehdit altına sokuyor… Bu büyük bir amaç: Yeni Dünya Düzeni. ” 

Peki bu yeni dünya düzenini nasıl oluşturacaklar. Elbette şuanki nüfus ile bu bir hayli imkansız. Öncelikle sayıyı azaltmak gerekiyor. Bu yüzden ortaya atılan bir idda var. ” EMP”. Yani solar patlama. EMP’nin çalışma düzeni aşağıda ki resimde de görüldüğü gibidir. 

EMP yani elektromanyetik patlama atmosferdeki gazlarda bulunan elektronları kullanarak, elektronik cihazların bozulmasına neden olur.

EMP’nin etkisiyle atmosferdeki elektronlar, devrelere sızarak bazı elemanların çalışma karakteristiğinde önemli değişikliklere sebep olurlar. Devre elemanlarının değişen karakteristiği anlık olarak devrenin bozulmasına ve çalışmamasına neden olur.

EMP genel olarak devrelerde bulunan yarı iletkenleri hedef alır. Diyot, transistör ve entegre gibi yarı iletken özelliği gösteren elemanlar EMP’lere karşı son derece savunmasız ve zayıftır. Devrenin çalışmasında hayati öneme sahip olan bu elemanların, anahtarlama sekansında ortaya çıkan bir sinyal bozukluğu bile tüm devrenin çalışmasını bozabilir. 

Burayı da anladığımıza göre bize getireceği sonucu az çok tahmin edebiliyoruz artık öyle değil mi ? Küresel çapta bir elektrik kesintisi. ABD Temsilciler Meclisi Eski Başkanı Newt Gingrich, 2009’da yaptığı toplantıda bunun tohumlarının atıldığı mesajını çoktan vermişti: 

“Başarılı bir elektromanyetik darbe saldırısı ile ne olur ? Elektromanyetik nabız, esasen farklı boyutta ki bir nükleer cihazdır. Patlama, dev bir yıldırıma dönüşür. Radyasyonla öldürmez. Veya patlamanın oluşturacağı şok dalgası ile de öldürmez. Tüm elektrikli cihazları birden kapatır. Elektrik üreten sistemleri dahil. Otomobilleri dahil. Hatta geleneksel elektrikli cihazlar, bütün telefonlar dahil. Özellikle böyle bir kesintinin uzunluğu toplumda şaşırtıcı olacaktır. Ve bir servete mal olacaktır. Yani doğru bir biçimde tanımlarsak, böyle bir durum içinde olsaydık, felaketin sonuçları ve insan ölümleri ne seviyede olurdu ? İnşa ettiğimiz medeniyetimiz elektriksiz bir Dünya’da nasıl olurdu? 

Bu kesintinin minimum 5, maksimum 40 gün süreceği öngörülüyor. Şimdi, gelin biz bu senaryoyu bir simule edelim bakalım neler yaşanabilir:

1.Gün: Heryerde eş zamanlı olarak elektrikler kesildi. Vakit öğlen. Telefonlar, çalışmıyor. İletişim sıfır. Herkes kendi bölgesinde olan bir arıza zannediyor. İnsanlar dışarı çıkmaya başladı. İş yerlerinde kimse kalmadı. Evlerine dönmeye çalışanlar; motorların arabalarında çalışmadığını farketti

İşin kötü yanı, uçaklarda bozuldu. O an havada tahmini sekiz bin civarı uçak olduğu belirtiliyor. Her birinde ortalama elli yolcu olduğunu varsayarsak, 8000*50 = 400,000 kişi daha ilk dakikalarda öldü. Uçaklar şehirlere, denizlere düşmeye başladı tek tek. Şehirde kaos hakim. Herkes şuurunu kaybetme sınırında. Yaşayan birer zombiye dönüşecekler. Bağıranlar, susanlar, ağlayanlar ve çıldıranlar. 

Hastanelerde de durum farklı değil. Hiçbirşey çalışmadığı için yaşam destek ünitesine bağlı herkes öldü. Evde cihaza bağlı olanlar içinde durum aynı. İnsanlar 10’ar 10’ar, ölüyorlar. Polis yok. Jandarma ambulans yok. Hapishanelerde isyanlar çıkmaya başladı. Gardiyanlar yerlerini çoktan terk edip eve gitme telaşındalar zaten. Sokaklara çeteler indi. Artık herkes yardım gelmeyeceğinin bilincinde. Şiddet baş gösteriyor. Ateşe verilen sokaklar, yağmalanan dükkanlar. Kötüler sokaklarda, iyilerse evlerine kaçtılar bile. Tabi ulaşabilenler.

2.Gün: Medeniyetin yıkılmasına 5 gün kaldı. Gece boyunca şiddet, silah sesleri, yağmalamalar devam etti. Güneş doğması ile birlikte dumanlar gökyüzünde süzülmeye başladı.  Her adımda ayrı bir kaos var. Fakat iyilerinde sokağa çıkma vakti geldi. Çünkü biliyorlarki, ellerindeki erzak asla yetmez. Marketlerdeki kesinti birçok gıdanın bozulmasına sebep oldu. Her yer talan edilmiş, neredeyse hiçbirşey kalmamış. Bir kaç cips, çikolata sakız gibi şeylerde iyiler tarafından alınıyor.

Yapılan bir araştırmada olası büyük bir felakette Dünya’nın gıda stoğu 74 gün yeterliymiş. Ama öyle olmadı. Daha ikinci günden, herşey tükendi. Panik artık durdurulamaz boyutta. 

4.Gün: Şehirlerde yağmalanacak yer kalmadı. Çeteler ve gruplar şiddetli bir çatışma içinde. Birbirlerinin silahlarını ve erzaklarını almak için savaşıyorlar. Bu durumdan en çok küçük çeteler faydalandı çünkü onlarda o sıra evlere girerek insanları öldürüyor, erzaklarını çalıyorlardı. Artık kimse, evinde de güvenli değil. İyilerde birlik olmaya başladı yavaş yavaş. Çünkü tek olmak, hedef olmak demekti. İyiler yavaş yavaş şehirlerleri terk edip daha ücra, daha sakin kırsal alanlara gitmeye başladılar. Kırsallar şehirlere göre bir nebze daha güvenliydi. Şimdilik. Fakat artık onlarında problemleri baş göstermeye başladı. Çünkü kuyular çalışmıyordu, su yoktu. Ekinler de ölmek üzereydi.

5.Gün: Şehirlerde hastalıklar çoğaldı. Cesetler kurtlanmaya başladı. Sıçanlar ve fareler şehirleri bastı. Yemek ve su kalmadı. Sokaklardakiler yakaladıkları hayvanların kanlarını içip, etlerini yemeye başladılar. Fakat bu geçici bir önlem. Ölmemek için hangi hayvanı bulurlarsa yiyorlar. Peki hayvanlar bittiğinde ne olacak? Bunu şimdilik bilemiyoruz.

Şehire yakın köyler baskına uğradı. Köylüler kendilerini savunsada bütün kalabalığa güçleri yetmiyor. Köy, etkisiz hale getirildi. Ölümler hızlı ve durdurulamaz halde. Günlerdir aç olan insanlar, insanlıktan çıkmak üzere. 

6.Gün( Kritik Eşik ): Vicdan ve vicdansızlık arası ince bir çizgi. Mantık olmayan bir yaşam biçimi. Tek dert, yemek yemek ve hayatta kalabilmek. İnsanlar, hayvana dönüştü. Çeteler artık açlıkla savaş veriyor. Stoklar tükenmek üzere. Karar verildi. Yaşlılardan başlanacaktı. Evlere baskın yapılıyor, yakalanan insanlar çetelerin kendi toplama kamplarına götürmeye başlanıyordu. İhtiyaçlarına göre insanları yemeye başlayacaklar. İnsan avı başladı. Yaşamanın neredeyse başka yolu kalmadı.

7.Gün: Çeteler yollarda ve köylerde kimsenin kalmadığını fark etti. İyi olanlar, birlikler halinde ormanlarda nehir yataklarında koğuşlanıp avcılık ve toplayıcılık yaparak yaşamaya çalışıyorlar. Çete içi homurdanmalar başladı. Ve ardından birbirlerini öldürmeye başladılar. Çatışmalar, Büyük çetelerin küçük gruplara dönüşmesine sebep oldu. Ölenler ise kalanlar için yemek haline geldi. Tabi bu beslenme biçimi de sağlıklı olmadığı için çetelerde hastalanmalar başladı. bu da dipnot olsun.

Şehirler artık ıssız birer beton ormanına dönüştü. Ne paranın, ne altının ne de gümüşün bir değeri kalmadı. Değerli olan tek şey yiyecek ve su. Doğaya dönenler ve insan kalmayı başaranlar kazandı. diğerleri ise medeniyetsizliklerinin yanı sıra birbirlerini öldürmeye devam ederek ya da hastalanarak birer birer öldüler. Nüfus katlanarak azalmaya devam etti.

40.günün sonunda tahmini nüfus 500 milyonun altında. 8 milyardan, 500 milyona. 16 da biri kadar kaldık. Resetlenme tamamlandı. Şimdi kalanları sahte bir uzaylı istilası ile korkutup, onları tek devlet, tek millet, tek dil ve tek din haline getirecekler. Ama asıl önemli olan çocuklar. Alfa kuşağı. Planlanan Venüs projesini ancak onlarla gerçekleştirebilirler.

Komplo teorisyenleri tarafından öngörülen tarih 21 Aralık. Fakat mutlak bu tarihte olacak diye bir kaide yok. en geç 2021 sonuna kadar gerçekleştirilmesi bekleniyor bu projenin. 

Peki bu felaket gerçekleştiğinde, sen ne yapacaksın?