KEDİLİ EV
Bir zamanlar çok kalabalık şehirlerin birinde, Ati Hanım ve Ali Bey huzur apartmanında mutlu mesut ve huzur içinde yaşıyorlarmış. Günlerden bir gün Ali Bey melek olup başka dünyaya gidince, Ati teyze eşinin hediyesi iki kedisi, Tekir ve Çita ile yapayalnız kalmış.
Ati teyze, bir gün pencereden dalgın gözlerle dışarıyı izlerken birde ne görsün! Bir kedi çöpten yiyecek bulmak isterken çöp kutusuna düşüvermiş. "Eyvah bak gördün mü içine düştü zavallı kedicik." Demiş.
Kedi zar zor dışarıya çıkmış ama ayağını incitmiş ve sürünerek yürüyormuş. Ati teyze kediye çok üzülmüş "Hemen gidip kediye yardım etmeliyim buna daha fazla seyirci kalamam." Demiş ve hızlı adımlar ile dışarıya çıkıp yerde sürünen kediyi kucakladığı gibi evine getirmek yerine önce ayağını bir güzel sarıp sarmalamış. Karnını doyurmuş zavallı kediciğin ve ufaklık karnı doyunca mışıl mışıl uyuya kalmış. Tekir ile Çitaya yeni arkadaş gelmiş oynamaya bile başlamış.
Ati teyze kediyi tekrar sokağa bırakmak istemedi çünkü ona çok alışmıştı. Kediciği sahiplenmiş ve adını Şanslı koymuş… Ati teyzeyi bu olay çok mutlu hissettirmişti. "Sokakta yaşayan bütün kedilerin karnını doyurup onların yaraları sarabilirim ve böylece evde canım sıkılmaz. Birçok kedinin karnı doyar." Demiş.
Büyük bir hevesle kollarını sıvayıp işe koyulmuş. Huzur apartmanın önüne mama kapları su kapları koyup içlerini doldurmuş. Kediler yavaş yavaş alışmışlar. Bir iki derken sokağın bütün kedileri Ati teyzenin mamaları ile beslenmeye başlamışlar. Ati teyze her sabah kalkar kedilerini besler onları severmiş.
Ati teyzenin karşı komşusu Gülay Hanımın kızı Ayla:
“Ati teyze bu kedilerin hepsi senin mi? Ne kadarda çoklar.”
Ati teyze gülümsemiş.
Biliyor musun? Bu kedilerin hepsi huzur apartmanın… Yani hepimizin…
Ayla heyecanlanmış.
“Anne bak bu kediler bizimmiş. Yaşasın! O zaman bizde mama alalım.”
Gülay Hanım:
“Peki tatlım yarın bizde getirelim.” Demiş.
Ati teyze:
“Ayla’cım uzun zamandır yanıma gelmiyorsun. Sana kurabiye veririm. Kedileri seversin olur mu?”
Gülay Hanım araya girerek:
Ayla birkaç gündür hastaydı. O yüzden dışarıya pek çıkmadı. Yoksa sizden hiç çıkmayacak. Sayenizde hayvanlara çok sevdi.”
“Geçmiş olsun bir tanem. O zaman iyileşince bekliyorum.”
Ayla annesini eteğini çekiştirip:
Ne olur anne gidebilir miyim? Hem bak iyileştim, lütfen annecim.”
“Tamam gidebilirsin. Ama kedileri sevdikten sonra ellerimizi yıkamayı unutmuyoruz tamam mı?
“Tamam anne.”
Ayla ile Ati teyze eve gelmişler. Çita topla oynarken Tekir koltukta uzanıyormuş. Şanslı Ayla'yı görünce koltuğun arkasına saklanmış.
Ati:
“Seni hiç görmediğinden korkuttu ama alışır bak Çita sana alıştı artık” Demiş. Ayla Çita ve Tekir ile oynamış. Sonra ellerini yıkayıp Ati teyzenin kurabiyelerinden afiyetle yemiş. Akşam yemekte Ayla babası ve annesine:
“Bizde kedi alalım ne olur anne! Ati teyzenin ne güzel kedileri var. Ne olur bizde alalım.” Demiş
Gülay Hanım:
“Tatlım biz babanla ikimiz çalışıyoruz. Sende okula gidiyorsun. Yazık, kedicik evde bütün gün yalnız kalacak.” Demiş. Bunun üzerine Ahmet Bey:
“Herkes evinde kedi besleyemez. Özelikle zevk için asla! Sen biraz daha büyü kendin her ihtiyacını karşılayacak kadar ol, o zaman söz sana kedi alacağız. Tamam mı güzel kızım? Demiş.
“Tamam o zaman ne zaman büyüyeceğim?” Bu soru karşında anne ve babası gülüşmüşler. Yemek yemeden büyüyemezsin hadi yemeğini ye!” Demiş babası.
Ati teyze her sabah olduğu gibi yine kedilerin mamasını vermek için kapısının önüne gelmiş.
Birde ne görsün? Mama kaplarının hiçbiri yokmuş.
“Rüzgar alıp götürmüş olmalı, yoksa çöpçüler mi aldı?” Diye aklından geçirirken. Arkasından “Ati hanım ne arıyorsunuz? Yoksa kaybolan mama kapılarını mı arıyorsunuz?” Karnını tuta tuta kahkaha atmış.
Osman Bey mahallenin en huysuz amcasıymış. Zamana meydan okuyan, peri masalını andıran küçük tek katlı evinde yalnız başına yaşıyor, neredeyse bütün gününü bahçesinde geçiriyor, çeşit çeşit çiçekleri, mis gibi manolyaları ve doğal yetiştirdiği havuç, domates ve birçok meyve ağaçları varmış. Herkes bunları satıp yerine apartman yaptırıp birçok evi olması için ısrar etseler de asla kabul etmiyormuş. Kediler bahçesine girip sebzelerin zarar verdiği için kedileri sevmiyor, onları sürekli kovalıyormuş. Kediler bahçesine giriyor diye, huysuz Osman amca mama kapılarını çöpe atmış.
Ati teyze:
“Evet onları arıyorum nereye gittiler acaba?”
Osman amca:
“Onları ben aldım ve çöpe attım.” Demiş.
Ati teyze:
Ayıp değil mi? Yazık hayvancıklar aç mı kalsın? Ne kadar kötü kalplisiniz, lütfen kaplarımı getirin.” Dedi.
Kediler Atinin etrafında toplanıyor, açlıktan sürekli Ati’ye miyavlayıp mama istiyorlardı.
Osman amca:
“Bana bak Ati Hanım! Neredeyse bütün şehrin kedilerini apartmanın önüne topladın! Kedilerin durmadan bahçeme girip havuçlarımı kazıyor, çiçeklerim arasında gezip onları koparıyorlar. Bu kediler buradan gidecek ona göre” Diye sinirli sinirli bağırdı. Apartmandan bir kaç komşu da balkona çıkıp Osman amcayı desteklemişler. Komşulardan biri:
“Osman amca doğru söylüyor. Al bu kedileri buradan çocuklarımız hastalık kapacak.”
Diğer komşu:
“Ay şekerim her yeri kakasını yapıp etrafı kirletiyorlar.”
Ati teyze:
“Siz bari yapmayın Allah aşkına. Ben etrafı silip süpürmüyor muyum?”
Osman amca ona destek olan kalabalığı görünce cesaretlenip:
“Yarın imza toplayacağım. Eğer kedilerin buradan gitmesini isteyen çok ise üzgünüm Ati Hanım ama kedileriniz buradan defolur gider!”
“Siz bu apartmanda oturmuyorsunuz bile! Ne imzası?”
Kadınlar:
“Çok iyi fikir, imza toplayalım! Demişler.
O gün, Ati teyze kedilerine mama verememiş. Çok üzülmüş. Ertesi gün tekrar mama kapları alıp bahçeye çıkarken Osman amca ve bir kaç komşusu ellerinde bir kağıt ile Ati teyzeyi bekliyorlarmış.
Ati teyze onları görünce:
“Hayırdır gene kaplarımı mı alacaksınız? “
Osman amca küstahça gülerek:
“Hayır Ati Hanım size üzücü bir haber vermek için geldik.” Ati teyze:
“Neymiş o haber? Sizi kötü kalpliler!” Demiş.
Komşu kadın Ati teyzeye, elindeki kağıdı gösterip okumuş:
“Tatlım artık burada kedilerini besleyemeyeceksin. Çünkü imza toplayıp yöneticiye verdik. Oda bu durumdan hiç hoşlanmıyormuş zaten hemen onayladı.”
Başka bir komşu:
“Yani senin anlayacağın, artık kedilerini burada besleyemesin.” Demiş.
Olayın üzerine Ayla ve annesi gelmiş.
Ati teyze:
“Gülay evladım benim kedilere mama vermemem için aralarında imza toplayıp yöneticiye vermişler.”
Gülay hanım diğer komşularına dönüp:
“Ne kadar ayıp ama onlarda canlı sizlerde bir kap mama vereceğinize yaptığınıza bakın.” Demiş.
Ayla:
“O kediler hepimizin.” Diye bağırdı.
Ne söyleseler boşaymış. Ati teyze bir daha kedilerine apartmanın önünde mama koymamış. Ati teyze son çare olarak bütün sokakları tek tek gezip başka yerlerde, parklarda kedilerinin karnın doyurmaya başlamış. Yaşlı olduğu için mahallenin çocukları Ati teyzeye yardım ediyor, mama poşetlerini ve suları taşıyorlarmış. Arada Ayla, annesinden izin alıp Ati teyze ile beraber gidiyorlarmış. Osman Bey bu duruma sinirleniyor bütün gününü, bahçesine gelen kedileri kovalamakla geçiriyormuş.
“Huysuz kadın! Buradan kovaladık, şimdi her yer mama bırakır oldu!” Diye söylemiyormuş. Ati teyze kapının önünden geçerken, her fırsatta ona sataşıyormuş.
Osman Bey:
“Ooo Ati Hanım, bakıyorum da kedilere mama verme işini büyütmüşsünüz. Şimdi sokak sokak gezip kedi köpek karnı doyuruyorsunuz. Senin hiç mi işin yok hanım? Git evine torunlarına kazak ör… Sana ne kedilerden, açmış tokmuş ayrıca onlar çöpten besleniyorlar. Sen mama verdiğinden bu yana daha çok kedi bahçeye gelir oldu. Senin yüzenden işte… Git bu mahalleden!” Dedi Osman amca.
Bu sefer çok ileri gitmişti. Ati teyze sakince Osman amcayı dinledi. Hiç cevap vermeden boynunu büktü. Söylediği sözler onu çok üzdü oysa onun kazak örecek ne bir torunu ne bir çocuğu vardı. Hayatta kedileri ve karşı komşusu Ayla'dan başka kimsesi yoktu.
Ati teyze ertesi gün kedilere mama vermek için sokakları dolaşmaya başlamış. Ati teyzeyi hiç bir şey durduruyormuş. Osman amca ve kötü komşularına rağmen iyilik yapmaya devam etmiş. Karşı kaldırımda bir kedi Ati teyzeyi görünce miyavlamaya başlamış. Yanında yavru kedisi varmış. Bana yardım et der gibi bakıyormuş.
Sağına soluna bakmadan yola ati teyze yola atlayıvermiş. Şoför frene basmış ancak Ati teyzeye çarpmaktan kurtulamamış. Arabadan telaşla inmiş.
Şoför:
“Ah be teyzem öyle lap diye yola atlanır mı?”
Hemen Ati teyzeye yardım etmiş. Ambulansı arayıp hastaneye götürmüşler. Kimsesi olmadığı için komşusu Gülay Hanım ve Ayla, Ati teyzeyi yalnız bırakmamışlar. Ayla başucuna gelerek:
“Ati teyze bizi çok korkuttun. Ya sana bir şey olsaydı? Sokaktaki kediler aç kalırdı.”
Ati ve Gülay hanım güldüler
“Olur mu öyle şey? Ben olmasam sen varsın artık… Nerelere mama koyduğumu da biliyorsun. Benim o yüzden gözüm hiç arkada kalmaz. Senin bakacağına inanıyorum tatlım.” Demiş.
Gülay Hanım:
“Ati teyzecim az önce doktor Bey ile görüştüm. Bir kaç gün sonra taburcu olacaksın. Şükür kötü bir şeyinde yokmuş. Sadece kolun birkaç hafta alçıda kalacakmış o kadar.”
Ati teyze:
“Allah razı olsun iyi ki varsınız. Sizler olmasanız tek başıma ne yaparım ben?”
Gülay Hanım:
“Komşuluk bu günler için teyzecim. Kim olsa aynısını yapardı, ayrıca biz seni çok seviyoruz. Sen bunları düşünme şimdi bir güzel dinlen.”
Osman amca bahçesinde çiçeklerini sularken Aylanın babasını gördü. Hemen su kabını bırakıp, kapıya koşmuş.
“Ahmet Bey Ahmet Bey!” Diye arkasından seslenmiş. Ahmet Bey dönüp: “Buyurun.” Dedi.
Osman amca:
“Mahallede konuşurlarken duydum. Ati hanım bir kaza geçirmiş sanırım.”
Ahmet Bey şaşırarak “Evet.” Dedi. Çünkü Ati teyze ile Osman amcanın anlaşamadığını biliyordu.
Osman amca:
“Kötü bir şey yoktur umarım.” Dedi.
Ahmet Bey
“Eşim ve Ayla yanında. Şimdilik bir şeyi yokmuş iyiymiş şükür.” Demiş.
Osman amca elini beline dayayıp:
"Aman iyi olsun. Artık kedilere bakmaktan vazgeçse iyi olur. Bak gördün mü az kalsın canından oluyormuş. Söyleyin ona döndüğünde böyle işlere kalkışmasın.”
Ahmet Bey sinirlenmiş:
"Anlaşılan sizin derdiniz Ati teyzenin durumu değil. Kusura bakmayın ben söyleyemem. Ayrıca neden hayvanlara bakmak sizi bu kadar rahatsız ediyor.” Demiş.
Osman Bey:
“Bahçeden çıkmıyorlar anladın mı? Hepsi manolyalarımı mahvetti de ondan.” Demiş ve arkasını dönüp o çok sevdiği bahçesini girip, sinirli sinirli bahçesindeki otları kazarken arkasından zehirli bir yılan yavaş yavaş ona doğru yaklaşmış. Tam bacağını ısıracak iken pusuda bekleyen avcı kedi, yılanın boğazını tutuğu gibi kıskıvrak yakalayıvermiş. Osman Bey:
"Seni yaramaz kedi.” Demiş ve arkasına döndüğünde gözlerine inanamamış.
“Aman Tanrım! Yılan mı o ağzındaki? İnanıyorum sen olmasan yılan beni çoktan ısırmıştı ve ben zehirlenip ölebilirdim.” Demiş.
Osman Beyin korkusu biraz geçince onu kurtaran kediyi kucağına alıp:
“Sen olmasan ne yapardım ben?” Diyerek kediyi başını okşamış. Ödül olarak ona pişirdiği tavuktan kocaman bir parça vermiş. Avcı kedi afiyetle hepsini bitirmiş.
Ati teyze iyileşmiş. Komşusu Ahmet Bey ve Ayla onu hastaneden getirtmişler. Kolu alçıda olduğu için arabadan zor zor indirmişler. Apartman kapısının önünde onları bir sürpriz bekliyormuş Osman amca onu kurtaran kahraman kediyi kucağına almış ve Ati hanımı bekliyormuş. Osman amcanın kucağında kedi gören Ati teyze çok şaşırmış.
“Hayret! Sen kedi sever miydin Osman Bey?” Diye seslenmiş. Ayla ve babası da çok şaşırmışlar.
Ahmet Bey:
“Hayırdır Osman amca, yoksa kedilere olan nefretin geçti mi?” Demiş. Ayla koşarak Osman amcanın elindeki kediyi sevmiş.
Ayla:
“Ati teyze bak bu kedi bizin avcı kedi hani böcekleri yakalayan vardı ya işte o. Ah canım!” Diye kediyi sevmiş.
Osman amca:
“Evet avcı kedi hem de çok iyi bir avcı. Biliyor musun Ati hanım, canımı sizin bu kedilerinize borçluyum. Bahçede otları kazarken arkamdan bir yılan gelip az kalsın beni ısırıyordu. Neyse ki bu kedicik yılanı kıskıvrak yakalayıverdi. Biliyor musun bende ona kocaman bir parça tavuk verdim. Öncelikle çok geçmiş olsun Ati Hanım ve bu kahraman kediyi beslediğiniz içinde çok teşekkür ederim” Demiş.
Ati teyze çok mutlu olmuş:
"Ne demek Osman Bey.” Demiş ve gülümsemiş. O sırada acıklı bir kedi sesi duymuşlar. Zavallı kedi ısınmak için arabanın motoruna girmiş araba çalışınca çok korkmuş ama çıkamamış neyse ki şoför fark edip arabayı durdurmuş hep beraber kediyi kurtarmışlar. Ati teyze Osman amcaya dönüp:
“Sadece karınlarını doyurmak ile olmuyor. Kışta geliyor, nerde kalacak bu zavallı hayvanlar?” Demiş. Osman amca ati teyzenin üzüntüsünü anlamış ve ona nasıl yardım edebilirim diye düşünmüş. Evine gelmiş bir süre eşinin resmini eline almış. Tozlarını eliyle silmiş:
“Ah Manolya’m! Senin için yapacağım. Sende kedileri çok severdin…” Demiş. O gün sabaha kadar hiç durmadan çalışmış. İki katlı kedi evi yavru kediler için ayrı yuvalar ile yeniden dekore etmiş. Onları bir güzel boyamış. Günün aydınlanması ile hepsini bahçesine yerleştirmiş.
Osman amca büyük bir sevinç içinde huzur apartmanına gelmiş Ayla ve Ati teyzenin kapılarının zilini çalmış. Ati teyze hasta olduğu için Ayla’larda misafir olarak kalıyormuş. Osman amca:
“Ooo çok iyi! Ati hanımda buradaymış. Sizi bahçeme davet ediyorum hanımlar.” Demiş.
Ayla:
“Sürpriz mi Osman amca? Hadi hadi söyle.”
Osman amca:
“Söylersem sürpriz olmaz ki.”
Gülay hanım ve Ahmet Bey, Osman amcanın bu değişimine çok şaşırmışlar.
“Ee hadi bakalım bizde görelim bu sürpriz neymiş.”
Beraber bahçeye çıkmışlar. Birde ne görsünler, her yer rengarenk kedi evleri ile dolu. Kediler çoktan gelip evleri sahiplenmişler.
Ayla:
“İnanmıyorum hepsinin evimi oldu şimdi? Bunların hepsini sen mi yaptın Osman amca? Çok iyi kalplisin. Kediler ile barıştın mı?”
Osman amca alanın başını okşamış.
"Barıştım.”
Ayla bu durum karşısında çok sevinmiş
Ati teyzenin gözleri dolmuş.
"Beni çok duygulandırdınız Osman Bey. Dediler bu kış hiç üşümeyecekler sayenizde.” Demiş.
Ahmet Bey ve Gülay Hanım, Osman amcayı bu davranışından dolayı tebrik etmişler.
Osman amca:
“Gelin size evimde bir çay ikram edeyim. Hem biraz muhabbet ederiz olur mu?” Demiş.
Hep beraber içeriye girmişler. Osman amca misafirlerine birer bardak çay ikram etmiş. Osman amca, kendisini kurtaran kediyi evine almış. Artık Osman amcada yalnız değilmiş. Onunda bir kedisi varmış. Ati teyze:
“Bak avcı kedinin de bir yuvası var artık Ayla’cım .Arada gelir severiz.”
Osman amca:
“Her zaman beklerim. Artık kedilere benim bahçemde mama verebilirsiniz. Sokaklarda gezmeyin. Malum kışta geliyor, burada mamalarını yiyip evlerine geçerler.” Demiş.
Ati Hanım:
“Gerçekten mi? İnanmıyorum çok teşekkür ederim Osman Bey Allah sizden razı olsun. Çok teşekkürler.” Demiş.
Herkes bu karara çok sevinmiş. Ayla'nın dikkatini masadaki fotoğraf çekmiş. Resmi göstererek:
“Bu kim? Kedisi de varmış. Bak aynı Çitaya benziyor değil mi Ati teyze?”
Ati teyzenin gözleri fark edememiş. Resmi eline alıp yakından bakmış:
“Evet onun cinsine çok benziyor.” Demiş. Osman amca bir süre sesiz kalmış sonra iç çekerek:
“O benim rahmetli eşim biricik Manolya'm. Oda kedileri çok severdi. Sadece kediler değil bütün hayvanları çok severdi.”
Ahmet Bey:
“ O yüzden bahçenizde manolya çok. Hatta neredeyse başka çiçek yok.”
Osman amca acılı bir tebessüm ile:
“Evet biraz öyle, hepsi biraz onu hatırlatıyor işte neyse… O gidince hayvanları sevmez oldum. O hep derdi ki aslında kediler ve köpekler doğaya alışkın hayvanlardır. Kedilerde öyle amma gelgelelim biz insanlar onların yaşam alanlarını ellerinden aldık. Onlara ne saklanacakları bir taş kaldı ne avlayacak fare… Zavallı hayvanlar koca apartmanlar arasında sığınacak yer bulamadıkları için arabaların tekerlerinde sabahlıyorlar. Ne kadar benciliz. Eskiden kediler girip yatsın diye tavanlarda boşluk bırakırlarmış. Nerde şimdi o evler güzel düşünen insanlar?
Ahmet Bey:
“Demek siz bu yüzden evinizi böyle kalsın istiyorsunuz.”
Osman amca gülümsemiş.
Osman amcanın evi o günden sonra kedili ev olarak kalmış. Her gün biraz daha kedi evi yapmışlar. Ati teyze mamalarını yine her sabah kedilerine götürmeye devam etmiş. Ayla’nında bir tane pamuk adında kedisi olmuş.
Hatta Osman amcanın evini görmek için uzaklardan gelenler oluyormuş. Osman amcaya mama yardımında bunuyorlarmış. Osman amcanın evi küçük bir kedi ormanına dönüşmüş. Kediler ağaçlara tırmanıp toprakta oynuyor, zaman zaman fare bile yakalıyorlarmış. O günden sonra o küçük peri masalını andıran OSMAN AMCANIN evi kedili ev olarak kalmış yıllarca kedilerin sıcak yuvası olmuş…
[zombify_post]
Bir Yorum