Kahvemizi Aldıysak Biraz Sohbet Edelim
Diğer ‘Sosyoloji‘ içeriklerine ulaşmak için tıklayın…
Hadi gelin sizinle bazı isimlerin anlamına bakalım,
Şule: Işık, parıltı
Emine: İnanılır, güvenilir
Pınar: Suyun çıktığı yer, kaynak
Özge: Başka, gayrı
Ceren: Ceylan, ahu
Ece: Kraliçe, güzel kadın
Şimdi de izi daima yüreğimizde sızı olarak kalacak bu isimlerin bizim için anlamlarına bakalım,
Şule Çet
Emine Bulut
Pınar Gültekin
Özgecan Aslan
Ceren Özdemir
Ece Çiçek
Ve daha niceleri…
Tarih 5 Aralık 1934…
Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkı verildi. Türkiye’de kadınlar seçme ve seçilme hakkını bundan 86 yıl önce; üstelik İsviçre’den 36, Belçika’dan 14, Bulgaristan’dan 13, Romanya’dan 12, Fransa ve İtalya’dan 11 yıl önce bu hakkı aldı. Bu güzel bir başlangıç olmalıydı biz kadınlar için.
Atatürk’ün verdiği haklarla başlayan bu değerin vardığı nokta bu ölüm haberleri olmamalıydı. Evet kötünün ırkı, dili, dini, coğrafyası yoktur. Ama iyilik ve adaletin zamanla kötüyü bastıran bir hakimiyeti ve gücü olmalıydı. Olmalıydı ki biz bugün kadın haklarını konuşurken boğazımızda bir düğüm olmamalıydı bu kadınlar.
Kadınlar olarak anlamamız gereken çok şey var. Gücümüzün farkında olmalıyız bir kere. Asla arkadan gelmediğimizin, istediğimizde nasıl da göğe uzanan kollarımız olduğunun, nasıl da dünyaya hesapsızca sevgiyle sarıldığımızın, nasıl da köklerimizle birbirimize bağlı olduğumuzun ve nasıl da bir bebekmişçesine dünyayı salladığımızın farkında olmalıyız. Bir kere sürekli bir şeyleri feda ederken başkalarının bundan kar etmesinin fedakârlık olmadığını kavramamız gerekiyor.
Birbirimizi manipüle etmeyi bıraktığımızda hepimiz bir adım daha önde yan yana yürüyebileceğiz. Zaten bu toplumun en yaygın olarak kullandığı suç aleti ötekileştirmekken, önce birbirimizi sevmeyi bilmeliyiz. Derdim herkesin her daim yaptığı gibi “Kadın şunu yapsın”, “Kadın böyle olsun/olmalı” demek değil. Benim derdim her geçen gün bir bir solup, yiten kadınlar boğazımızda düğüm olmasın artık. Kadın ne istiyorsa onu yapsın. Mesela, topuklu ayakkabılarımızla, ojemizle, upuzun saçlarımızla “Erkek işi” dedikleri şeylere bulaşalım. Bize dünyaları vadeden herkese kendi dünyamız olduğunu hatırlatalım, hatırlayalım. Her zaman en sevdiğim laftır, “Kadın, kadını sevsin bu işkence bitsin.”
Bugün hala kadının yaşama hakkından bahsediyorsak, bir yerlerde yanlış yapıyoruz demektir. Özgürlüğün bir kanadı olan adalet işlemiyor demektir. Hadi #DünyaKadınHaklarıGünü’nde hayatımızda karşılaştığımız haksızlıkları ve “Ne yapabiliriz?” i düşünelim hep birlikte, bu seçme hakkının bize verdiği yetkiye dayanarak neleri değiştirebiliriz bunu düşünelim. #DünyaTürkKahvesiGünü şerefine kahvemizi de alıp, özellikle de birbirimizi yermediğimiz, önce kendimizi sonra da birbirimizi sevdiğimiz bir gün de oturup #Adalet’i konuşalım. Önce biz birbirimize adil olalım.
Ne demişti Mustafa Kemal Atatürk hatırlayalım; “Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer yarısı semalara yükselsin? Şüphe yok ki ilerleme adımları, dediğim gibi iki cins tarafından beraber arkadaşça atılmalı ve ilerleme ve yenilik alanında birlikte yol alınmalıdır.”
Bir Yorum