Bulamadığım şeylerin arasında anlam aramaya çalışıyorum. Hayatımın ön sözüne nakşedeceğim bu sözü. Çünkü ancak en fazla bu kadar tanımlayabilirim kendimi. Aldığım yol mu, alabilecek olduğum yol mu daha derin bilmiyorum. Zaman kelimesinin geçtiği yerde bir gülme tutuyor beni. Hangi yol, hangi zaman? Mekan desen, yine hangi boyuta indirgedik?
Tepemizde galaksiler… Başımı kaldırdığımda gök taşı saçımın tellerinden sıyırıp geçecekti belki de. Bu Dünya’nın neresindeyim hangi mekan, hangi zaman… Bilemedikçe başım dönüyor, bulamadıkça kasılmalar. Ya dönüp durmaya devam et beni de içine al, aç sırrını bana yahut dur, bir an olsun dur müsaade et bitireyim, müsaade et böyle ölmeyeyim. Müsaade et; geldim, gördüm, bildim ve gidiyorum diyebileyim.
0 Yorum