Günlük işçi kadınlar
Çalışma hayatının zorluğunu hepimiz biliriz. Farklı farklı işlerde bir kadın olarak çalışmanın zorluğuna göz atalım bir de, buna en yakın örnek annelerimizdir. Elbette veya çocuk yaşta büyümek zorunda kalan kız çocukları ; herkes veya bir kesim sürekli olarak çalışma hayatında haklarını aramaya çalışıyor elbette olması gereken bu fakat hakkını aramayacak durumda çalışan insanlarımız ne olacak ? Onları hiç düşünüyor muyuz ? Mesela günde kaç saat çalışıyorlar ya da saati kaç paraya denk geliyor biliyor muyuz ? Bir de buna kadın olmanın zorluklarını eklediğimizi düşünürsek biraz da günlük çalışan kadınlarımızın sesine kulak vermemiz gerekiyor. Etrafımızda binlerce bu şekilde yazın çalışıp para biriktirip okumaya çalışan çocuklarımız, kadınlarımız var peki bu dönemlik çalışmayla biriktirilen para bir aileye kış boyunca yetecek mi ? Hiç sanmıyorum neden mi çünkü bende buna dahilim. Güneşin apaçık altında çalışmak tahmin edemeyeceğiniz kadar zor. Tarlanın zorluğu bir yerde kalsın eve geldikten sonra ev işlerini yapmak ve evdekilere yemek pişirmek zorundasın çünkü bir nevi bu toplumun sana empoze ettiği durum ve bunları yıllardır yenemedik. Yenmeye çalıştıkça bir yerlerde elimizde kaldı hep. Kadının ruh sağlığını, fiziksel ve mental durumunu göz önüne aldık mı hiç ? Aslında almamız gerekiyor. Kadınların dönem dönem olan psikolojik durumları, sağlık sorunları ve regl olmaları onlara nasıl bir zorluk getiriyor işte tüm bunları durup düşünüp empati yapmamız gerek. Kadınlarımızı anlamamız için kadın olmamıza gerek yok tüm sorunların çözümü bir tık uzağımızda ve çok basit bir yöntem ‘empati’. Empati yapmak nedir sadece seni anlıyorum demek değildir ki aynı zamanda karşı tarafın insan olduğunu kabul etmek ve saygı duymaktır aslında. Yoksa birine boş sözle seni anlıyorum demek onu uygulamamak bir anlam ifade etmeyecektir. Karşı tarafa empati uygulamak bir nebze de olsa kadınlarımızı rahatlacaktır. Kendilerini iyi hissetmelerini sağlayacaktır bu da ruhsal yönden iyilik hallerini oluşturmaya zemin hazırlar. Bu sayede hayatlarının ve ya gününün iyi geçmesine olanak sağlanır.
Empati yapabilmemiz için kadınların çektiği zorlukları biraz da olsa biliyor olmamız lazım diye düşünüyorum. Çünkü bilmediğimiz bir şeyi anlamak mümkün değildir. Dediklerim yanlış anlaşılmasın anlamak için yaşamak gerekmiyor fakat bilmek gerekiyor. Bilmediğin sürece anlayamazsın, öğrenemezsin bu tüm yaşam boyunca böyledir aslında bildikten sonra bir şeylerin farkına varırız, ondan sonra onu sindirmeye başlarız ve onun üzerine fikirlerimiz ortaya çıkmaya başlar. Kadınlar hakkında bir fikrimiz olması için onların yaşadıkları zorlukları bilmemiz sonra anlamamız ve sindirip fikir üretme kısmına geçebiliriz. İşte önce gelin yaşadıkları zorlukları kısaca gözden geçirelim. İstiyorum ki doğaçlama gidelim mesela bir kadının yaşamında yirmi dört saat nasıl geçiyor dilerseniz önce bununla başlayalım. Her kadının kendine göre bir günü var aslında mesela yapmak isteyene var ev işi ya da başka işler. Herkes her şeyi yapmak zorunda değil içen geldiği gibi yaşamak hakkı olan. Bu yüzden genellemek istemiyorum bir olayı bir durumu çünkü bu farklı olana haksızlık olur ama günlük çalışan kadınların ortak bir kaç özellikleri var. Bunlardan biri sabahın erken saatlerinde uyanmış olmaları. Bir diğeri ise sabahın ilk ışıklarında bir kaç ev işi ve çalışmaya gitmek için traktör üstünde, bir römork kasasında, ya da panelvan türü araçla yola koyulmalıdır. Omuz omuza sepetteki ekmeklerini paylaşarak geçirdikleri bir gündür aslında. Havanın soğuğu, sıcağı yağmuru, çamuru hep onların üzerlerinden geçtikten sonra işler toprağa, suya. Gün içinde dertlerini paylaştıkları yer de orasıdır. İkinci evleri orasıdır ikinci aileleri beraber çalıştıkları zorlukları paylaştıkları insanlardır. Mazeret uydurup çalışmaktan kaçamazlar çünkü evde onları bekleyen çocukları belki aile büyükleri ve yemek pişirilmeyi bekleyen bir mutfak var sadece mutfakta değil giderilmeyi bekleyen ev ihtiyaçları onlardan destek bekleyen eşleri var çünkü hayat müşterektir. Çalışma hayatını, eve bakma yükünü tek bir kişiye yüklemek yapılabilecek belki de en büyük haksızlıklardan olur. Bu haksızlığı ortadan kaldırmak isteyen emekçi kadınlarımızın diğer en büyük özelliği de bu günlük bir iş bulup çalışmak. Günümüz şartları tek kişinin çalışması ile geçinmeye pek müsait değil bir kaç satır önce bahsettiğim gibi eve geçindirme konusunu tek kişiye yüklemek haksızlık olacağı için bu çabaya giren emekçi kadınlarımızı dile getirelim. Biraz da onları tebrik edelim, onların adı geçsin, seslerini duyalım duyuralım, destek olalım, hallerinden anlayalım.
Bir kadın olarak hayatı devam ettirmenin zorlukları varken günlük çalışan kadınlarımızın zorlukları kim bilir ne kadar daha fazla örnek olarak tarlada çalışan günlük işçilerin tuvalet ihtiyacı çok sıkıntılı sonra üstüne regl olmaları, dinlenmek için toprak üstüne uzanmak zorunda kalmaları sadece tarlada çalışan kadınlarımızın değil bütün günlük işlerde çalışan kadınlarımızın unutamayacakları zorlukları var. Bir ömür omuzlarında taşıdıkları yükler onlarla ebediyete kadar sürüklenecek ve onlarla orada kalmayacak yani bu son bulmayacak çünkü devam edecek bir sirkülasyon. Onları unutmayalım, ölümsüzleştirelim onların bize ihtiyacı olduğu kadar bizim de onlara ihtiyacımız var. Aklımızın, kalbimizin en güzel yerini emekçi kadınlarımıza ayıralım. Bizim gücümüz sizin gücünüz olsun, her daim yanınızdayız.
Sevgililerimle, emekçi kadınlarımıza..
Paul Lafargue ‘nin Tembellik Hakkı Üzerine adlı yazı için tıklayın…
[zombify_post]
Sevgili meltem dayim sadece mutfak ile tarla arasinda sıkıştırmışsin kadinlarimizi ama kadinlarimizkn sirtinda en büyük yük anneliktir ve herseye hakim olmaktir.
Yinede makale harika olmus tebrikler.
teşekkür ederim, çok haklısınız konuyu sınırlandırmak pek mümkün değil asla haklarını ödeyemeyiz tabi ki ama bu yazının devamını getirmeyi düşünüyorum işte orada sizin de bahsettiğiniz konuya değineceğim. Çok ederim yorumunuz için 🙂
Güzel bir paylaşım olmuş.sana katılmamak mümkün değil.tebrikler
teşekkür ederim abicim destekleriniz benim için çok önemli ❤️