Bir Edebiyat Öğrencisinden 15 Kitap

''Kitap okumadan meydan okuyamazsınız.'' -Nuri Pakdil21 dakika


Okunması gereken kitaplar, izlenmesi gereken filmler, gezilmesi gerekenler yerler…Ölmeden önce yapılacaklar listeleri hepimize biraz saçma gelse de bakmadan ve not almadan duramayız. Bu kısa hayatta kuşların uçuşunu hala görebiliyorken hiçbir listeye ve hiç kimseye bağlı kalmayın. Ama kitap tavsiyesi istiyorsanız 15 harika kitapla sizi baş başa bırakıyorum.

Hayvan Çiftliği – George Orwell

Bir adaya düşsen ne alırsın diye sorarlar ya… Benimde hayatım boyunca üç kitabım olucak ise biri kesinlikle Hayvan Çiftliği olurdu. Hayran olunası yazarın hayran olunası kitabı…1940’lardaki “reel sosyalizm”in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biri olarak kabul ediliyor.

Çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçiyor. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturuyor ve devrimi yine onların yolundan saptırmasını konu alıyor. Romanın içinde geçen ‘‘Bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir.’’ sözü şüphesiz bir gönderme ve en iyi cümlelerinden… Okumayanlar mutlaka okumalı!

Piraye – Canan Tan

Adaya götürülecek ikinci kitap ise kadın hikayelerinin duyarlı ismi Canan Tan’ın ünlü eseri Piraye… Bir acı bağımlısı olarak üç defa okudum. Size derinden sarsacak bir hikayeye sahip.Piraye ismindeki genç bir kadının aile içinde yaşadıkları, okul hayatındaki zorlukları, ilk aşk deneyimleri, evliliğe giden yolu ve evlilik sonrası yaşanan dramı konu alıyor. Şunu söylemeden geçemeyeceğim. Haşim karakteri en az Levent Atahanlı kadar gıcık ve sevimsiz bir karakter. Ben bu ilişkiye inancımı yitirdim  Piraye, demiyor ama deseydi daha iyiydi.Gözyaşlarınıza engel olamayacağınız bir hikayeye hazır mısınız?

İçimizdeki Şeytan – Sabahattin Ali

Sabahattin Ali’nin okuduğum ikinci kitabı… Bir çok kişiye göre ben Kürk Mantolu Madonna’dan daha çok sevdim. Sabahattin Ali’nin bu romanı Peyami Safa, Necip Fazıl Kısakürek ve Nihal Atsız’a olan nefretinden dolayı kaleme aldığını biliyor muydunuz? Nitekim romanda yılda bir iki şiir yazıp baba parası ile geçinen kişinin Necip Fazıl Kısakürek,Nihat karakterinin Nihal Atsız ,Nihat karakterinin hep etrafında olan İsmet Şerif’in de Peyami Safa olduğu söyleniyor.

Kitap,hayat bakışları tamamen farklı olan Ömer ve Macide’nin ayrılma sürecini konu alıyor. Realist bir üslupla yazılmış romanın sonunda boğazınıza bir düğüm oturacak. Bir süre kitap okuyamayacak olsanız da  bir şans verin!

Kürk Mantolu Madonna – Sabahattin Ali

Kürk Mantolu Madonna’yı bilmeyen yoktur zaten. Sabahattin Ali bana para ödüyormuşcasına  bir tutkuyla sevdiğim her insanı okumaya zorladığım veya hediye ettiğim bir kitap…Genç kız kardeşlerim size sesleneyim. Kitap okumayan özellikle Kürk Mantolu Madonna okumayan bir adamla olmaz.

Konusu kısaca Rasim’in iş bulup, Raif Efendi ile tanışmasını ve Raif Efendi ve Maria Puder’in aşk hikayesini konu alıyor. Genel olarak bir aşk romanı olarak görülse de aslında psikolojik tahliller eşliğinde yalnızlık ve yabancılaşma temaları ağır basıyor.

Deli Kadın Hikayeleri – Mine Söğüt

Beş Sevim Apartmanı :Rüya Tabirli Cinperi Yalanları, Kırmızı Zaman, Şahbaz’ın, Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey gibi romanları ile okurların yakından tanıdığı Mine Söğüt’ le tanıştığım ilk kitap…Okuduktan sonra diğer Mine Söğüt kitaplarını da okumak isteyeceksiniz.

Kalemi zehire, kana, cinnete, ölüme ve hayata aynı lezzetle batırmış unutulmayacak yirmi bir delilik hikâyesi yer alıyor. Deli kadın hikayeleri mi yoksa delirtilmiş kadınların hikayeleri mi olduğunu psikolog hassasiyeti ile sorgulamak gerektiğini düşünüyorum. “Deliliğin cazibesi ne kadar tehlikelidir bilemezsiniz…” sözü ise benim için bir kitaptan alınacak anlamın son noktasıydı.

Madalyonun İçi – Gülseren Budayıcıoğlu

Beni tanıyan herkesin bildiği gibi Gülseren Budayıcıoğlu  fan klübü olarak liste de bir kitabı olmasa tabiki olmazdı. Yeni çıkan dahil bütün kitaplarını okumuş biri olarak net söyleyebilirim. Bence en iyisi Madolyonun İçi idi.

Bir psikiyatrın not defterindeki hikayeleri konu alıyor. Bildiğiniz gibi çok sevilen Masumlar Apartmanı dizisi de bu kitapta yer alan Çöp Apartman hikayesinden uyarlandı. Diziyi izlemiş olsanız bile mutlaka bir şans verin! 

Kamelyalı Kadın – Alexandre Dumas

Kamelyalı Kadın, okuduğum en iyi aşk romanlarından bir tanesi olmakta birlikte dünya klasikleri arasında geçiyor. Paris’de geçen roman soylu bir gencin, güzeller güzeli bir fahişeye âşık olmasıyla başlayıp, mutluluklarının kısa süreceğinden endişe duyup mutlu olmak için acele eden iki insanın tutkulu ilişkisini konu alıyor.

Ayrıca Dumas, kitabın konusunu en çılgın devirlerini yaşadığı (19. Yüzyıl) zamanda gerçek hayattan aldı. Biliyor muydunuz?

Dönüşüm – Franz Kafka

Kaç yaşında olursanız olun mutlaka okumanız gereken bir kitap… Bir çocuğum olursa yapması için zorlayacağım tek şey bu kitabı okumak olucaktır.

Kitap, Gregor Samsa’nın böceğe dönüşümünü konu alıyor. Neden böceğe dönüşüyor diye sorarsanız,çünkü ezilmişliği, çirkinliği, iktidarsızlığı ve dışlanmayı en iyi temsil eden varlık. Ayrıca Kafka, babasıyla yan yana durduğu bütün anlarda kendini bir böcek gibi ezilmiş ve çirkin hissediyordu. Dönüşüm kitabının Kafka’nın aile yaşamının da trajedisinin sonucu söyleniyor.

Uykusuzluk ( Insomnia ) – Henry Miller

Dünyada ki en iyi aşk acısı ve ayrılık kitabı olabilir.Kitap, Henry’nin Japon bir kadına olan tutkusunu ve bu ayrılıktan hissettiklerini konu alıyor.Otobüste, vapurda, okul veya iş yerinizdeki mola boşluklarında kısa bir vakitte okunabilir.

Sevgili – İnci Aral 

Tatilde sevgili kuzenimin elinde görüp de merak ettiğim ve çok sevdiğim kitap…Yılmaz Güney’in Adana’da başlayıp Fransa’da sona eren ve son ana kadar mücadele ve vatan sevdası ile geçen hayatını sade bir dil ile konu alıyor. Devrim sanatçısı Yılmaz Güney’i yakından tanımak istiyorsanız mutlaka okuyun!

Satranç / Amok Koşucusu – Sfefan Zweig

Edebiyat öğrencileri ve sıkı okurlar olarak çıtır çerez kitaplar dediğimiz kısa iki tatlı kitap…Şezlongda, yolculukta, işten veya okuldan dönerken kolaylıkla bitirebilebilirsiniz. Hangisi daha güzel karar veremediğim için seçimi size bıraktım.

 Satranç, New York’tan Buenos Aires’e giden bir gemide geçiyor. Arjantin’de düzenlenecek satranç turnuvasına katılacak olan satranç şampiyonu Mirko Czentovic ile Dr. B’nin karşılaşılması ve Dr. B’nin Nazi zulmünden yaşadıklarını konu alıyor. Amok Koşucusu ise, doktor olarak yardıma ihtiyaç duyan bir insana el uzatmanın vicdani yükümlülüğüyle kendi karmaşık duyguları arasında sıkışıp kalan bir adamın hikâyesini anlatıyor.

Stefan Zweig’in kitapları bir süre sonra birbirinin tekrarı gibi gelse de bu iki esere bir şans verin!

Uçurtmayı Vurmasınlar – Feride Çiçekoğlu

Kütüphanemde ki değerli bir diğer kitap Uçurtmayı Vurmasınlar… Kitap, mahkum olan annesiyle birlikte dışarıda bakacak kimse olmadığı için kafes olarak adlandırdığı cezaevinde yaşayan küçük Barış’ın hayatını konu alıyor. Bir çocuğun bakış açısı ile yazılması ayrı bir tatlılık katmış doğrusu.

‘‘Bizim göğümüzün yalnızca gündüzü var. Senin göğünde akşam oluyor mu İnci?’’ sözü beni yerle bir etti. Ayrıca Türk sinema tarihi açısından oldukça önemli bir yeri olan aynı adlı roman sinemaya da uyarlandı.

Çavdar Tarlasında Çocuklar – J.D. Salinger

Kitap, edebiyat dünyasının çok tartışılan eserlerinden, seveninin çok sevdiği, sevmeyenin eseri abartılmış bulduğu bir kitap… Ben ise tereddütte kaldım. Mutlaka yakın zamanda tekrar okuyacağım. Yine de bu listede olmalıydı. 

Liseli bir genç olan Holden Caulfield’in okuldan atılması sonucu dışarıda geçen üç gününü, aile ve arkadaşları ile yaşadığı sorunları konu alıyor. Salinger’in kitabı akıl hastanesinden çıktıktan sonra yazdığını biliyor muydunuz?

Aşkımız Eski Bir Roman – Ahmet Ümit

Polisiye romanlarını hiç sevmeyen hatta nefret eden beni bile hayran bırakan ve koştura koştura okuyup, imzalatmaya gittiğim bir kitap… Su gibi bir kaleme sahip. Aşkımız Eski Bir Roman,Overlokçu Kız ve Sergey Nikolayeviç Jerkovski’ye Ne Oldu? isimli üç hikayesinden oluşuyor.Okuyup katili bulursunuz artık.

Bunu söylemeden geçemeceğim. Ahmet Ümit tanıştığım en kibar yazar ve Beyoğlu’nun en güzel gülen abisi olabilir.

Masamda Notlar – Serkan Tutal

Adanın üçüncü kitabı…Yazarı eski bir yakınım olur. Okumayın diyormuşum. 🙂 Şaka yapıyorum tabiki. Bu kitabı bu listeye alıp almamayı çok düşündüm. Ama almasaydım kendime yalan söylemiş olacaktım. 

Okurken Ahmet Batman kitabı okuyormuş hissine kapılacaksınız. Ben en çok İhtiyarın Meyhanesi (Gerçekler Meyhanesi) ve Yağmur Yağarken hikayelerini çok sevdim.Size kitabın sözü ile sesleneceğim. Sonra kalkıp bir çay koy. Çay içmezsen kahve al yanına. Nasıl tadı çıkıyorsa öyle oku. 

Umarım kütüphanemin raflarında dolaşmaktan en az sizde benim kadar keyif almışsınızdır.Şimdilik hoşça kalın…


Beğendin mi? Arkadaşlarınla paylaş!

SERAY YILMAZ<span class="bp-verified-badge"></span>

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Choose A Format
Personality quiz
Series of questions that intends to reveal something about personality
Trivia quiz
Series of questions with right ve wrong answers that intends to check knowledge
Story
Formatted Text with Embeds ve Visuals
Video
Youtube ve Vimeo Embeds
Audio
Soundcloud or Mixcloud Embeds
Image
Photo or GIF