Bibliyoterapi: Kitaplarla Dünyayı Unutmak

Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku. -Sabahattin Ali12 dakika


74

Bibliyoterapi: Kitaplarla Dünyayı Unutmak

Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku.                                                                                                  
-Sabahattin Ali


‘Türkçeye Çevrilen Kulaklığımızdaki Sesler’ adlı yazım için tıklayın.

Diğer ‘Edebiyat‘ içeriklerine ulaşmak için tıklayın.


     ”Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” diye anlatır Yeni Hayat kitabında Orhan Pamuk; bu cümle bibliyoterapi sürecini çok güzel  özetler. Bir gün bir kitaba rastlarsınız ve birden hayatınız değişir.

     Alıntıdan da anlaşılacağı üzere, ”kitaplarla tedavi” anlamındadır. 

     Diğer bir deyişle; bibliyoterapi, doğru zamanda, doğru kişiyle, doğru kitabı buluşturarak kişinin duygusal sorunlarının anlaşılabilmesinde, yaşama uyum sorunlarının ele alınmasında ve kişinin içinde bulunduğu gelişim dönemlerine özgü gereksinimlerini tanıyabilmelerinde kullanılan bir tedavi şeklidir.

     Aslında bir nevi kitaplarda kendini arama sanatıdır bibliyoterapi. Onlarla iyileşme, yeniden doğma gibi kavramlarla yüklüdür. Acaba insan okurken veya yazarken kendinden kaçıyor mudur? Kendinden kaçmak, duygularından , düşüncelerinden hatta hatalarından bile kaçarken en yakın sokakta kendini bulmaz mı? Yüzleşmez mi her şeyiyle? En çok da kendisiyle. 

                                      BİBLİYOGRAFİNİN TARİHÇESİ

     Bibliyoterapi terimi yunan dilinden gelmektedir. Bu terim: “biblion” (kitap) ve ”therapeo” (iyileşme) kelimelerinin birleşmesiyle oluşur. Anlam bilim açısından bakıldığında bu kelimenin anlamı “kitap yoluyla iyileşme”dir. İnsanların kitapları potansiyel iyileştirici olarak kullanabileceğini ilk defa antik yunanlılar fark etmiştir. 

     Bibliyoterapinin  tarihsel sürecine baktığımızda Gladding ve Gladding (1991) olarak  iki şekilde uygulandığını söyler:

  • Bunlardan birincisi danışanın yaşantısına uygun, düşünce ve davranışlarını değiştirmeye yönelik olan kitapların reçete edilmesidir, bu yönteme ‘tepkisel bibliyoterapi’ denilmektedir ve bu yöntemde danışanın olumlu ya da olumsuz tepki vermesi amaçlanmaktadır. 
  • Yazınsal ürünle danışanın güçlü bir etkileşim yaşamasını amaçlayan ikinci uygulama yöntemi ise interaktif bibliyoterapi olarak adlandırılmaktadır.

     Bibliyoterapi uzun yıllardır kullanılan yaygın bir terapi modelidir ve tanımları kişiden kişiye göre değişmektedir. Cohen (1994) bibliyoterapiyi bir terapistin rehberliği ya da müdahalesi ile literatür kaynaklarının terapatik amaçlı olarak kullanılması olarak tanımlar. Russell ve Shraches (1950) ise  bibliyoterapiyi kişiyi değerlendirmede, uyumunu sağlamada ve olgunlaşmasında kullanılabilen, bireyin kişiliği ve literatür arasında geçen dinamik bir süreç olarak tanımlamaktadır. 

     Öner (2007), “Öyküler, bir yandan bireyin kendisini tanımasına yardımcı olurken, öte yandan da kurgulanan sorun çözme yollarıyla, hiç bilinmeyen, hiç düşünülmeyen çözüm yollarının tanınmasını ve öğrenilmesini sağlar. Dünyaya, bir de, öteki insanların gözlerinden bakabilmeyi başararak, çok farklı duyguların çok farklı biçimlerde yaşanabileceğine, tanıklık sağlar. Olaylara ve yaşantılara çok çeşitli açılardan bakabilmek; insanı, kalıp yargılar içerisine kapanıp kalmaktan kurtararak, onun iyileşmesine, gelişmesine de yardımcı olur.” diyerek açıklar.

     Bireyle okuyucu arasında  bir ilişki kurulması ile başlayan süreç 3 evrede gerçekleşir. 

     1. Evre: Özdeşleşme ve Yansıtma

    Bu evrede danışan kitaptaki olay örgüsü kavranarak, karakterleri analizleyerek, hikayenin kendi yaşantısıyla benzerlik ve farklılıkları keşfiyle hikayeyi anlamaya çalışır. Evrede danışman danışanına sorunlarıyla yüzleşmesinde, sorunlarının çözümünde destek verir. Aynı zamanda danışman, danışanını duygularını ifade etmesi konusunda cesaretlendirerek bir sonraki evreye yani katarsise hazırlar.

    2. Evre: Arınma (Katarsis)

    Bu evrede danışanın duygularını dışa vurması ve duygusal bir boşalma(katarsis) yaşaması beklenir. Danışanın zaman içerisinde içselleştirdiği duygularını vurarak geçici bir duygusal rahatlamya geçer. Danışan aynı zamanda çözümleyemediği duygularını bilir, değerlendirir ve bu duygularına yönelik stratejiler geliştirir.

    3. Evre: İçgörü ve Bütünleşme

     İlk iki evreden sonra danışanın sorunlarını kabullenip, bu sorunların sebeplerini bulmaya çalışarak alternatif çözümler üretmeye başladığı evre başlar. Bibliyoterapinin son evresi olan evrede danışan, yaşantısına, kişiliğine daha bütüncül çerçevede ve içgörü geliştirerek sorunlarını nasıl çözmesi gerektiğine dair daha fazla bilgi ve tecrübeye sahip olur.

     Hani kitaplar en iyi dostumuzdur deriz ya;

[zombify_post]


Beğendin mi? Arkadaşlarınla paylaş!

74
Gizem Kırmızı<span class="bp-verified-badge"></span>

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir