Geçen yıl Reçel Blog Ankara buluşmasında Batmanlı kadınlar tarafından gündeme getirilen konu, malesef aklıma geldikçe tüylerimi diken diken eden bir Türkiye gerçeğiydi. ''Toplu intihar'' kelime öbeği olarak hiç yan yana kullanmadığım, duyduğumda ise fazlaca uzak olduğumu fark ettiğim ancak sosyolojik bağlamda ciddi bir sorun olsa da sosyopsikolojik olarak bir tepki, bir başkaldırıştı. Bu acı tepki; 25 yıldır güzel ülkemizin en büyük sorunu olarak gündeme gelmesi gerekirken, üstü kapatılan yeteri kadar akademik çalışmaya konu olmasa da bulabildiğim kadarıyla derlediğim, öncelikle Batmanlı kadınlar adına yapılmış, ancak tüm insanlığı ilgilendiren naçizane bir söylevdir.

Ben oralı değilim, ben giydiğim elbise değilim, ben ilişkilerimden ibaret değilim, ben, bana toplumda yakıştırılan hiç bir sıfata ait değilim. Ben kadınım, acı gerçeklere, ahlaksız tepkilere, yersiz her söyleme araç edilen KADIN. Cinsiyetçi yazılar yazmak istemezdim, bir ırkın diğerinde üstünlük kurmasını, bir cinsin diğerini aşağılamasını, öldürmesini, dövmesini, öldürmeye zorlanmasını, fuhuş yaptırılmasını, aşağılanmasını içeren hiç bir yazı yazmak istemezdim. Ancak derdimizi deryalarla anlatsak derya utanır hale geldi. Batman 81 ilden biri ve 25 yıldır öyle gerçekleri örtbas ediyor ki, insanın inanası gelmiyor.
Batmanlı olan arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde hiç bir zaman adı geçmeyen bu konuyu Reçel Blog'da bir araya geldiğimiz kadınlarla tartıştıktan sonra tesadüf eseri tanıştığım Batmanlı bir edebiyat öğretmenine de sordum. Olay yutulur cinsten değildi, kadınların bir kısmı gerçekten intihar ediyordu, bir kısmı da öldürülüp, intihar süsü veriliyordu. Ve kadın dediğime bakmayın, bu kadınların arasında 14-16 yaş arası çocukların sayısı oldukça fazla. Sonrasında araştırmalarıma devam edip çalışmaları inceledim.

Olayların gündeme getirilmesi 1995 yılına dayanıyor. Aslında pek çok kadının psikolojik ve sosyolojik baskıya maruz bırakıldığı, çocuk yaşta evlendirildiği, akrabaları yahut kocaları tarafından cinsel istismara maruz kaldığı, aile içi fiziksel ve psikolojik şiddetin hat safhada oluşu akademik çalışmalarda gözüme çarptı. Ancak esas konumuz 1995 senesinden bu yana toplu olarak intihar eden kadınların ölümüne bir çözüm olarak hiçbir gelişme gösterilememiş. Her sene artan intihar vak'aları ise bunu kanıtlar nitelikte. Her nedeni ayrı ayrı ele alsak, neden başına onlarca intihar sıralanabilir; sadece Batman'da bile ne kadar çok kadını kaybettiğimizin farkında mısınız?
Peki 25 yıldır bu kadar vak'aya ev sahipliği yapan şehrimizin yerel medyası bu duruma nasıl sessiz kalabiliyor? Yahut 25 yıldır ulusal medya bu durumu nasıl gündeme getirmiyor soruları aklımı yerken yaptığım araştırmalar ve Batmanlı kadınlardan alınan bilgilere göre durumu haber yapmak isteyen tüm medya kuruluşlarının bir şekilde engellendiği sonucuna ulaşıyorum. Şehrin itibarını korumak isteyen godamanlar mı, yoksa ataerkil eşitsizliği bizzat devam ettirmeye çalışan aşiretler mi bilinmez ama güç kullanılarak medyanın baskılandığı açık, bizzat kendim yerel medyada derlenmiş pek çok haberin içeriğinin silindiği yalnızca başlıktan ibaret olduğunu gördüm.
Bizzat sağlık çalışanları tarafından hazırlanmış Batman İli ve Kadın İntiharları makalesinden derlediğim bilgileri de sizinle paylaşmak isterim.
- Çalışmada 2012-2017 yıllarında yani 5 yılda 896 intihar vak'ası incelenmektedir.
- Bu vak'aların 747'si kadındır. 747 va'kanın %57,1 ini 15-24 yaş arası gençler oluşturmaktadır.
- %27,2'sini ise 24-35 yaş aralığındaki kadınlardan oluşmaktadır.
- İntihar şekli; ilaç kullanımı, kendini asma yahut silahla vurma olarak 3 şekil karşımıza çıkmaktadır.
- En çok kullanılan şekil %79,5 ile ilaçla intihar olarak kayda geçmiştir.
- Karşılaşılan tüm vak'alar değerlendirildiğinde %58,1'inin okuma-yazma bilmediği ortaya çıkmıştır.
Çalışmada 15-24 yaş arası, evli kadınlarda intihar ve intihar girişim riski yüksek bulunmuştur. Kadınların bu bölgede küçük yaşta yaşlı insanlar ile evliliğe zorlanması, eğitim düzeyinin düşük olması, aile içi şiddet, kadınlara uygulanan baskıcı tutum genç kadın nüfusunu intihara sürüklemektedir. Ve çalışmada sonuç olarak yetkili kurumların gerekli önlemleri alması gerektiği bu sayede bir nebze olsun önlenebileceği yazılmıştır.

Tüm bu verilere rağmen karşımıza çıkan, önleyici tek çalışma ise Batman valiliği tarafından 2006 senesinde yapılmaya çalışılan ALO BUNALIM Hattı olmuş. Şuan için devlet tarafından benzeri çalışmalar yapıldığı için yerelde buna gerek kalmamış. Ancak bir hat ve bizimle konuşan çoğu toplum sorunlarından habersiz 3-5 psikoloğun bize yardımcı olması mümkün mü elbette hayır. Tecavüze uğradığı için öldürülen ve intihar süsü verilen sayıyı paylaşamıyorum bile. Öncelikle kadınları bu düzen içerisinden uzaklaştırmak yahut bu düzene yeni bir şeyler getirmek gerekmektedir. Bu yüzden caydırıcı politikalara ihtiyaç var, İstanbul Sözleşmesi de bunun için var. UYGULAYIN, YAŞAYALIM.
0 Yorum