- 17 Ağustos 1999 Depreminin üzerinden 7750 gün geçti.
12 Kasım 1999 Depreminin üzerinden 7663 gün geçti.
2014 Soma Faciasının üzerinden 2367 gün geçti.
Elazığ Depreminin üzerinden ise daha 285 gün geçti.
Ne değişti? Neleri değiştirdik? Neleri iyileştirdik? Hangi Teknolojileri Geliştirdik?
Cevap basit aslında..
Arama Kurtarmadaki müdahale süremiz gelişti, yardımılaşmadaki hassasiyetimiz değişti, birlik olabilme, organize çalışabilme, destek çıkabilme yönlerimiz gelişti.
Peki ya önlemler? Alınması gereken önlemler gelişti mi?
Hayır!
Çok dar kapsamda birşeyleri yapmaya çalıştık. Genele yayamadık. Denetleyemedik. Arkasında duramadık.
Ama bazı şeyleri de çok güzel yaptık.
Hemen suçlu aradık, astık, kestik, yargı dağıttık. Klavye elimizin altında nasıl olsa, bastık durduk dilsiz tuşlara.
Asıl yapmamız gerekenleri olaylar soğuyunca hemende unutuverdik. Evlerin durumuna bakmadan yatırım için ev aldık nasıl olasa her ay sabit para geliyor tıkır tıkır. Bir an önce kiradan kurtulmak için araştırmadan soruşturmadan kıt kanaat biriktirdiğimiz paraları belkide kumdan kalelere gömdük. Kelepir diye hemen atladık, ucuz diye herşeyi aldık.
Biraz daha alan kazanmak için, fazladan bir masa atmak için, iki rafdaha koyabilmek için binaların kolları bacaklarını kestik.
Yetmedi sırf hava için her sene üretimediğimiz teknolojiye 1 – 1,5 Milyar Dolar para gömdük. İhtiyacımız olamayan şeyler için saatlerce kuyruklarda bekledik.
Nöbet yerini terk ettik, sevdiğimizi, sevdiklerimizi terk ettik, ama o nalet olası armut telefon kuyruğunda gözümüzü kırpmadan bekledik, yeşil bayanlı kahve içebilmek için kahve dili ve edebiyatını öğrendik.
Torpil patlatana kızdık, küfür ettik ama kendi torpilimiz için sağdan sondan ateş aradık.
Burada suçlu aramıyorum, çünkü suçlu hepimiziz.
Yanlış seçimler yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Böyle giderse daha çok ederiz.
Seçimlerimizi sorgulamadık. Büyük bedeller ödeyerek kazandığımız özgürlüğümüzü, kazandığımız hakları, seçme şanslarımızı saplantılı ideolojiler uğruna heba ettik.
Seçimlerimizi değiştiremedik, dik duramadık. Ne Uygulayanı denetleyebildik ne de uygulayanı denetleyecek olan mekanizmayı denetleyebildik. Yanlış seçtik.
Herşey olduk ama herşey…
Mühendis olduk, doktor olduk, öğretmen olduk, siyasetçi olduk, çalışan emekçi olduk, memur olduk, taraf olduk, taraftar olduk, inancına göre mümin olduk, müslüman olduk, hristiyan olduk, ortadoks olduk, musevi olduk, alevi olduk, feminist olduk, hatta cumhuriyetçi olduk, vatansever olduk, Atatürkçü olduk, olduk da olduk.
Ama insan olamadık!
Bir asırlık genç bir Cumhuriyetiz ama birşey üretemedik, laftan başka.
Hep birbirimize çamur attık, ayıpladık, yadırgadık, kötüledik.
Özünde hepimiz ayrı ayrı iyiydik, güzeldik, ama kabul edelim başaramadık.
Hırs, öfke, kin aklına ne gelirse, tüm negatif düşünce ve oluşumları en güzel bir şekilde başardık, uyguladık.
Hiç bir grubu, kesimi, kurumu, yapılanmayı hedef almıyorum.
Çünkü hepsinin içinde ben varım, biz varız.
Hafızamızı, aklımızı, düşüncelerimizi ve en önemlisi bir daha asla ama asla geri gelmeyecek zamanımızı 180 gramlık cihazların içine gömdük. Balık hafızalı olduk.
Vel hasıl kelam, BA ŞA RA MA DIK…
0 Yorum