Asla Söylenmeyen ve Söylenmeyecek Olanlar

Kelimeler çoğu zaman az, çoğu zaman eksik. Yıllarca, sayfalarca, yollarca yazarsın, düşersin, kalemine dayanıp kalkarsın. 6 dakika


73

  Asla Söylenmeyen ve Söylenmeyecek Olanlar

Kelimeler çoğu zaman az, çoğu zaman eksik. Yıllarca, sayfalarca, yollarca yazarsın, düşersin, kalemine dayanıp kalkarsın.


‘Kahvemizi Aldıysak Biraz Sohbet Edelim’ adlı yazım için tıklayın…

Diğer ‘Edebiyat‘ içeriklerine ulaşmak için tıklayın…


        Zamanında söylenmesi gerekip söylenmeyenler, söylenmeye layık bulunmayıp söylenmeyenler, söylendiği takdirde duvarlara çarpıp döneceği için söylenmeyenler, artık söylenmeye geç kalındığı için söylenmeyenler, söylenmeye değecek zamanı beklerken söylenmeyenler, kırık dökük sivri kelimelerce saklanıp parçalanmış söylenmeyenler… 

         Bir de geç kalınmışlıklar vardır, yarım kalmışlıkları artık söylense de tamamlayamayacak olanlar. İşte onlar için yapılacak pek de bir şey yoktur. Sadece içinde serbest bırakırsın öylece. Sahibi yoktur onların, ait de değillerdir hiç kimseye. Ne zaman çıkmak isterlerse o zaman ortaya çıkar kendi kendilerini hiç hesapta yokken tamamlama arzusuyla belirir, puslanır penceren; sonra güçleri yetmez tamam olmaya, kaldığı yarımdan kabuğun altındakine dokunur inceden. Ve belki yine bir gün tekrar tekrar yarım bırakılanı hatırlatmak için, rüyalarında belki doğmak üzere vedalaşır. 

         Duvarlara çarpmasın diye susulanlar, korkarak susulanlarla aynıdır sanmayın.  Sanmayın her susulan aynıdır. Söylenmeyenler aynı olmadıkça sessizlik de aynı olacak kadar sığ olamaz. Bazen geçmişten gelen o tanışmışlıkla bir tek sen görürsün o gözlerdeki utangaç çocuğu. Bir tek ben görürüm ve bu beni yine mutlu etmez. Olsun, dünyanın öbür ucunda, zamanın en kör yerinde o çocuk gülümseme hep olsun ve ben yine onu görmeye asla çabalamayayım.

İnsan iyiyi, kötüyü göğsünde taşıyan ve bunu net bir çizgiyle saptayamadığımız en tuhaf varlık. Film karakterleri gibi kaç insan net iyi ya da net kötüdür ki? Her insanda biraz iyiden biraz kötüden bir şeyler bulabiliriz. Belki de çok uzaklara bakmaya gerek bile yok. 

      Kelimeler çoğu zaman az, çoğu zaman eksik. Yıllarca, sayfalarca, yollarca yazarsın, düşersin, kalemine dayanıp kalkarsın. 

      Ara sıra oturup düşünüyor musun, neydi o bütün yaşananlar? Geçmişteki hislerini rüyalarında sanki hiç değişmemiş gibi hissedebilir mi insan? Belki de…

       Bazı söylenmemişler gider eskiye doğru adım adım. Sahi “çocuk gülümsemeli, çocukça seven” neydi senin adın? Bir zamanlar çok derin kazınmıştı adın. Şimdi ise kol saatine kazıdığı gibi Nazım’ın.

[zombify_post]


Beğendin mi? Arkadaşlarınla paylaş!

73
Mercan Apaydın Yüzgeç<span class="bp-verified-badge"></span>

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir