Ali Şükrü Bey Cinayeti

Cinayetin ardındaki sır perdesini hep birlikte gözden geçirelim...1 dakika


Zamanının önemli şahsiyetlerinden Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey, başarılı eğitim hayatıyla, Kurtuluş Savaşı yıllarında donanmaya vermiş olduğu hizmetleriyle, yabancı dilden çevirdiği önemli haberleri mecliste okumasıyla, halkın adına yaptığı muhalefetiyle ve sonunda hazin ölümüyle akıllarda yer edinen bir vekil…

Ali Şükrü Bey

Ölümünün ardındaki sır perdesi halen daha aralanmış değil.

Ali Şükrü Bey’in bir anda ortalıktan kaybolmasıyla başlayan ve bir hafta içerisinde döneminin Başbakanı (Rauf Orbay) tarafından çözümlenen bu olay adi bir vaka olarak kabul ediliyor. Belki kurumların yıpratılmaması adına belki de gerçeğin bu olduğu gerekçesiyle kabul edilse de herkesin aklında sorular birikiyor. Daha sonrasında olayın şahitleri anılarında bu cümlelere yer vermiş olacak ki bazı gerçekler hiç değişmiyor. Değişmeyen ama bir kez daha hatırlanacak olması vesilesiyle ve o soruların tekrar sorulması gerektiği kanısıyla hikâye tadındaki kötü sonlu olaylar silsilesini hatırlayalım. 

1923’lü yıllardayız... O sıralarda Türkiye Büyük Millet Meclisinde birbirine muhalefet eden iki ayrı grup vardır.

Bunlardan ilki Mustafa Kemal’in başkanlığında olduğu Müdafaa-i Hukuk grubudur. Ali Şükrü Bey ise ikinci grup diye anılan Hüseyin Avni Ulaş’ın başkanlığını yürüttüğü grubun sözcülüğündedir. Bu iki grup birbirine sert bir muhalefet yapmaktadır. Özellikle İsmet Paşa önderliğinde yapılan Lozan Barış Konferansı’ndan istenen sonuç alınamayınca muhalefet tarafından taviz verildiği öne sürülmüştür. Tabi böyle bir dönemde bir gazetenin imtiyaz sahibi olmak oldukça önemlidir. Ali Şükrü Bey’in imtiyaz sahibi olduğu Tan gazetesi ise hem onun hem de kendi muhalif grubunun fikirlerini halka duyurmaktadır. Münakaşaların art arda gelmesi, eleştirilerin şiddeti birinci grubu oldukça rahatsız etmiştir. Öyle ki Mustafa Kemal Paşa mecliste soruları cevaplandırırken kürsüden inmiş Ali Şükrü Bey’in üzerine yürüyerek konuşmuştur. Bu olayların ardından bir süre sonra ise Ali Şükrü Bey ortalıktan kaybolur. Bir gün geçer iki gün geçer kimseden ses çıkmayınca Ali Şükrü Bey’in kardeşi Rauf Orbay’a durumu bildirir. Hükümet yoğun bir şekilde arama çalışmalarına başlamıştır başlamasına ama tabi bu sırada mecliste yapılan konuşmaları dinleyen bir adam vardır. Orada olmaması gereken birisi… Topal Osman. Pek sevilmeyen, katliamlar yaptığı söylenen, insanların cahil olarak tanımladığı bir kişiliğin halen daha Mustafa Kemal’in nasıl muhafız birliği komutanı olduğunu anlayamadığı bir isim…

Cinayet Çözümleniyor

Olay üzerindeki çalışmaların neticesinde Mustafa Kaptan ismine ulaşılmıştır. Hemen hakkında yakalama emri verilen bu adam daha sonrasında yapmış olduğu itirafıyla insanlığın kanını donduracaktır. Ali Şükrü Bey ise 27 Mart 1923 tarihinde kaybolmuş ve ardından 1 Nisan 1923 tarihinde Çankaya yakınlarındaki bir köyde toprağın altına gömülü bir şekilde bulunmuştur. Daha öncesinde ifade veren Topal Osman olayla ilgisi olmadığını söylemiş fakat evinde görülen kahve lekesi, kırık sandalye ve komşuların bir gürültüden bahsetmesi akıllara yer etmiştir. Ali Şükrü Bey’in cenazesi incelenirken elinde görülen sandalye hasırı ve Mustafa Kaptan’ın onu Topal Osman’ın evine götürdüğünü ve iple boğdurulduğunu itiraf etmesi sonucu olay hükümet tarafından çözümlenmiştir.

Perde arkasından bir takım sorular - Çankaya Köşkü

Buraya kadar akıllarda soru işareti kalmıyor. Topal Osman’ın kişisel bir husumetinin olup olmadığı konusunda kesin bir bilgimiz yok. Ama biz olayın siyasi bir cinayet olmadığını kabul ederek anlattığımız için karşımıza hangi seçenekler çıkmaz diye sorabiliriz: 

1- Hakkında yakalama emri verilince Topal Osman’ın Çankaya’ya saldırması

2- Yakalama görevinde bulunan İsmail Hakkı Efendi'nin Topal Osman’ın çatışmada öldürüldüğünü söylemesiyle yapılan açıklamada hastaneye götürülürken öldüğünün söylenmesi

3- Dr. Rıza Nur’un anılarında Gazi’nin Topal Osman’a hainlerin ismini verdiğinden bahsetmesi

Sorduğumuz soruların araştırılması gereken yanları mevcuttur. Hatırlanması gerekilenin araştırılması da bilhassa önemli bir görev olarak addedilebilmelidir.  Önyargılardan uzaklaşılmadan tepki gösterilmesi değerlerimizi incitmekten korkmanın göstergesi olabilir. O nedenle kısa ve merak uyandırıcı bir konu olduğunu düşündüğüm araştırmamın devamını sizlerin getirmesini dilerim. 

Sevgiler…



Beğendin mi? Arkadaşlarınla paylaş!

Nazan Taşlı<span class="bp-verified-badge"></span>

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Choose A Format
Personality quiz
Series of questions that intends to reveal something about personality
Trivia quiz
Series of questions with right ve wrong answers that intends to check knowledge
Story
Formatted Text with Embeds ve Visuals
Video
Youtube ve Vimeo Embeds
Audio
Soundcloud or Mixcloud Embeds
Image
Photo or GIF