Konuştuğum herkesle aynı sonuca vardık: Bir işimiz vardı, hatta iş dışında kalan zamanlarda çalışabileceğimiz yarı zamanlı ihtimallerimiz. Sonra evlere sıkıştık, virüse bağlı ciğerlerimiz ağır bir zatürre geçirirse ve kas sistemimiz zarar görürse eğer hayattan binlercesi gibi bir anda gitmeyelim diye.
Bir çok insanın “acınası tüketici “ olmak için yeterli bir mirası yok, zaten ev sahibi olman ya da araba hatta bunlardan birkaç tanesine sahip olman dahi bir gider olarak görülebilir.
Yine çok çalışmak zorundasınız ya da parasını dövizle kazanan bir eşiniz olup size bol keseden bakmalı. Evet, çok çirkin bu sevgisiz birlikteliklerin gözümüze sokulduğu muazzam bir dönem, ahlak bekçisi değilim de sevgi üzerinde hak iddia edebilirim, sevginin maddi bir tarafı yok. Çok zengin bir eşten iş isterim, para değil… Sadece tüketmek çağın en büyük sorunu, birlikte üretebilmek şevki yok… Birbirleri üzerinden çıkarı bol ilişkiler yumağı. Üstelik öyle kaldırıp atılamayacak düzeyde bir gelenekle , satın alınan insanlar, mutsuz yuvalar , hasta edilen kalpler ve akıllar.
İnsan uyum sağlayan bir organizma olmasının yanında çabuk da bozulabilen bir organizma, buzluğu dahi yok…
Haberler manipüle ediliyor ve belki 100 aynı üçüncü sayfa trajedisinden sadece 1 tanesi haber oluyor. İşsiz ve borçlu kocaman bir güruh , hayatta kalmaya çalışıyoruz.
Hayatta kalmaya ve dimdik yaşamaya çalışıyoruz.
Bazen dayanamaz olanlardan bir tanesi üçüncü sayfadan el sallıyor bize… “Merhaba, öldüm ben, kendimin katili taammüden”
Çocuklarını hayata bırakıp ya da onların da katili olup hızlı birkaç yöntemden biriyle öldürüyorlar kendilerini taammüden.
Dört kişilik bir aile 2516 liraya sadece doyabiliyor, muhtemelen en sağlıksız biçimiyle.
Elektirik, Su, Kira bedelleri , giysileri de eklenince 8197 liraya YAŞAYABİLİYOR, yoksulluk sınırı.
Bak sen şu işe… Asgari ücret doyurabilir mi? 2320 lira yani…
Trajik.
Miras yok, emeklisi asgari ücretten az bir ebeveynden para yok, işsiz sayısı milyon!
Kısa çalışma ödeneği doyurma sınırının altında,asgari ücretten düşük,yarı zamanlı bir biçimde çalışılabilecek her yer salgından ötürü ELEMAN ALMAYI BIRAK, İŞ YAPAMIYOR.
İTİBARIN TASARRUFU OLMAZMIŞ , Sayıştay raporlarına göre Başkanlık Sarayı günlük yemek içmek masrafı 1.8 milyon Türk lirası.
Nasıl yani? Anlayabilen var mı?
İş bulabilen?
Çalıştığı yerden parasını alabilen var mı?
Bir zamanlar birikim yapmış birileri varsa bravo onlara, bir de kredi çekenler vardır , borçlarınızla daha da boğulduğunuz için üzgünüm.
Yakında bir grup insan çatıya çıkıp eller birleştirilmiş halde intihar eylemi yaparsa şaşırmayacağım. Şaşırmamam gerekli çünkü gördüklerim sonuca ışık tutan Fener gibi.
Draması büyük bir hikaye anlatırım sanıyordum, resmen gerçeği olduğu gibi yazmaktan daha büyük dram yok.
Geçen gün markete gittim, bir adamcağız “ 1000 lira market alışverişi yaptım kardeş, sadece ihtiyaçlar nasıl 1000lira tuttu. Maaş 1 saatte eridi, ne yapacağız böyle? “ dedi.
Kaos böyledir. Amerika’da bir anda soydular tüm dükkanları. Bir anda her yer kaosa esir oldu.
Nasıl koruyacak devlet?
Başkanlık Sarayı aylık maaşlarıyla yemek içmek masraflarını kendileri karşılasa da biraz tasarruf edip iş alanları yaratsalar olmaz mı?
Maaşını verdiğim yöneticiler nasıl oluyor da beni bu denli fakirleştirebiliyor?
Konu çok trajik.
En zor düzlüğün girişine hoş geldiniz, bu şartlarda yaşamanın zorluğunu “mirasyediler, hırsızlar, asalaklar “ değil, onuruyla tutunmaya çalışanlar ve onlara destek olmaya çalışan sevdikleri yaşıyor.
Tüm kötü gelecek olasılıkları böyle başlıyordu , doğruymuş…
“Şükürler olsun ekmeğimize , olmayana da versin ” duamızı kirlettiler. Aksırana tıksırana kadar yesinler diye… işte öyle.
0 Yorum